Dümdüz Bir Göğüs

: "İlk ne zaman farkettn bedenine ait olmadığını?
Berk İnan: ' Çok erken... Net hatırladığım en erken anım 4-5-6 yaş sanırım, onlardan biri. Bizim sitede birbirine yaşı yakın olan çok fazla çocuk vardı ben büyürken,çoğunluk da erkekti, kız erkek herkes futbol oynardı bir de, bisikletle futboldu başat sokak oyunlarımız yani... Saklambaç, ki en popüleridir, o bile fıs kalır :) Bir gün futbol oynuyoruz, yaz ama... Temmuz mu ağustos mu artık, Ankara'da o aylarda dışarıda olmak beyninin pişmesi demektir! Benim üstümde çok sevdiğim yarım kollu gemili gömleğim, altımda şortum, tabir caizse it gibi koşturuyorum top peşinde : ) Sonra bir ara artık nası yandıysam sıcaktan bi afakanlandım; ama devam ettim maça, bırakır mıyım?! Sonra bir tatlı meltem başladı... AllaAAaah! Lütuf! İlahi bir şey gibi sen terliyken üfüren meltem... Bilirsin sen de mutlaka harika olur. Ya, dedim, "gömleğin önünü açsam...? Gömleğim ben koştukça uçuşsa... Serin böyle... Ufff!" Sonra hemen annem geldi tabii aklıma, parmak sallayan "kızlar öyle şeyler yap-maz!" diyen bir annem... Az daha oynadım; ama aklım takılmış bir kez! "eEEEh!" dedim açtım gömleği, öyle oynadım :) Oğulları sınıf arkadaşım olan, bizden birkaç kat yukarıda oturan, karı koca doktor komşularımız bunu görmüş hatta, çok hoşlarına gitmiş anlatmışlar sonra bizimkilere.... Neyse, o zamanlardan beri böyle gömleğimin önünü açayım plajda falan, böyle caka satayım diye hep içimdedir. Hani Cornetto reklamı vardı ya, plajda... Öyle bir şey canlanıyodu benim gözümde büyümüş halim olarak : D '

20 yıllık hayalim, içimde bir ukte...

Tam bir hafta oldu ameliyattan çıkalı, ilk günden bu yana iyiyim, rahatça yürüyüp gezebiliyorum ilk günden beri, anestezi sersemliği yaşamadım, çok büyük ağrı çekmedim, direnler çıkarılırkenki acı hariç oldukça katlanılabilirdi her şey. Ağır taşımak ve çok yukarı uzanmak dışında her şeyi yapabiliyorum. (Kan hastalığım yüzünden 5 gün tuttular hastanede) taburcu olduğum Cuma gününden beri kendi işimi kendim görebiliyorum, hasta sonu gezmesi bile yaptım : ) Daha hastanedeyken, sargı ve direnler dururken bile ışıklar saçıyordu gözlerim, eski tanıdık bir ışık; özlediğim, sevdiğim o ışık... Tüm o yorgunluk izleri silinmişti gözlerimden, özgüvenim daha bir canlanmıştı tekrar, içimde bir neşe! Hani o halimle şakır şakır oynayabilsem oynarım, hiç adetim olmamasına rağmen : )

Ameliyat gerçekten ustalıkla yapıldı, evet, çok mutluyum; çünkü artık her gün sargılarla falan uğraşmak devri sona erdi, sadece 3 dakika ekmek almak için dışarı çıkacağın bir günde 20 bazen 40 dakika dakika sargıyı, kıyafeti hesaplamak bitti! Sonra sargının sebep olduğu yaralar, kaşıntılar, sırt ağrısı... Şimdi bedenimin daha büyük bir bölümü benim gibi sanki... Büyük bir yük attım üzerimden. Ama ya hayalim? Daha değil, hayır. İlk günlerde, sonunda o ameliyatı olmuş olmanın keyfini sürmeyi beklememek gerekiyormuş galiba...
Meme ucunun altında küççücük (~1,5cm) , estetik dikişle kapatılmış iki kesi ve iki koltuk altımda direnlerin çıkarıldığı yerdeki kapanmaya yüz tutmuş küçücük yaradan başka hiçbir şey kalmadı, bir hafta geçtiği düşünülürse inanılmaz bir sonuç! Doktorum iğne deliği kadar yerden her şeyi halletmiş, tebrik etmek gerek. Peki kendime aynada baktığımda?? Daha değil, hayır. Sağlığımı öncel kabul edip daha az kesi kullanılan yöntemi tercih edince hayalimdeki sonuçla arama da biraz mesafe girdi. "Key hole" yöntemi yerine jinekomasti yöntemi tercih edilince, daha önce içi dolu  olduğu için sarkmış olan deri de orada kalmış oldu, bu yüzden meme ucu olması gerekenden 1 parmak kadar aşağıda kalmış gibi görünüyor şimdilik. Bu endişemi paylaştığım arkadaşlarım, "dur bakalım daha, ameliyattan yeni çıktın, toparlanmasına bir izin ver" diyorlar, haklılar, hem spor da yapacağım, kaçar mı?!! Şöyle, hayalimdeki gibi, fit; ama öyle şişirilmiş gibi de değil... Denize gireceğim hem, yıllar sonra........

20 yıl sonra, sonunda ulaştığımı sandığım bir hayali yaşamak için biraz daha vakit... 5000 metre koşusunu sizden habersiz 5500'e çıkarsalar siz de mızıklanmaz mısınız? : ) Mızıklanıyorum; ama çok mutluyum, her şey yolunda gittiği için şükrediyorum, annem söylense de yanımda olduğu ve her şeyin gereğince olmasını sağladığı için müteşekkirim, desteklerini ve iyi dileklerini bana ulaştıran onlarca insan olduğu için de kendimi şanslı sayıyorum. Bu yazı da pas geçelim, biraz daha zaman verelim; çünkü her şey daha güzel olacak...

Narkozdan Uyanış

Bir kadın sesi, yabancı bir kadın sesi bana " yan yatmamaya çalış diyene kadar her gün görülebilecek bir rüya görüyordum. Önce söylenene uyup her zamanki gibi yan yatmaya çalışmaktan vazgeçtim, sonra tam rüyama devam edecektim ki bir dakika ya ben ameliyata girmiştim deyip uyandım, saat 11.15. Baktım, odada değilim, Scrubs'taki, ERdaki gibi bir koğuş, bir yanda amca onun yanında bir teyze midesini bozmuş, birini götürüp bir çocuk getirdiler, çocuğu uyandırmak istiyorlar uyanmak istemiyor. Ben hop diye uyandım, tansiyonuma baktılar, düşükmüş bekletelim dediler; ama benimki hep düşüktür... Neyse. Telefonda konuşurlarken duyuyorum ki ayılma bölümüymüş. 11.40. Acaba komik bir şey yapacak mıyım endişesi de yatış o zaman. Tekrar tansiyonumu ölçüyorlar, "ben komik bir şeyler yapıp rezil olurum sanıyordur ayılma varmış meğer" diyorum, "yok, problem çıkarmadın sen" diyor hemşire. Odaya gönderecekler; ama posta yok! "Annem merak eder, odaya gönderin beni" diyorum, yok. Hastalığımı öne sürüp "benim burda çok kalmamam lazım" diyorum yok. Üçüncü söyleyişte oda yoluna düşüyoruz. 12.15