Dün film izlerken birden canım kahve çekti, annem de evle ilgileniyordu. "Kendime kahve yapacağım ister misin" dedim, başını salladı. Kahveleri yaptığımda hala aynı odada iş yapıyordu, "nereye koyayım" dedim, "geliyorum" dedi, oturma odasında sehpa çıkarıp koydum kahvesini, tam benimkini alırken geldi. Tereddütle -- Karşılıklı mı içmek istersin yoks...
- Olur, tabii
- Yoksa istersen içeri de geçebilirim.
- Yavrum, benim seni istemememin imkanı var mı? Niye böyle yapıyorsun?
- Bazen öyle hissediyorum, "ışığı kapayabilir miyim" dediğinde mesela, hani komşu ışığı görünce geliyor demiştin ya... Böyle böyle konuşmaya başladık, onu anladığımı çünkü benzerlerini yaşadığımı anlattım, hastanede refakat etmeyi ruhen kaldıramam dediğin de bile bunu anladım ki ben de tercih etmem zaten o an yıpratıcı bir refakatçiyi vs. dedim. Bir anneyi anlayamazsın ben yıllarca hastalığınla uğraştım seni yaşatmaya çalıştım, dedi. haklısın dedim, seni yeterince anlayamam; o yüzden Listag'a gel diyorum, orda anneler var sonuçta, dedim. Ben yoğun çalışıyorum'lar... Bak, dedim, şimdi Ankara, Eskişehir, İzmir... nerde dernek varsa orayı geziyorlarmış, bir haftasonu 2-3 saatlik bi etkinlik, 'sosyal olarak kendimi geri çektim, kimse anlamaz bunu diye anlatamıyorum' diyorsun, ordaki insanlar seni anlar, dedim... Gitmemekle ilgili direncinin bir an kırıldığını düşündürdü bana bakışı. Sonra yine alternatif bir tedavi önerilirse, ucunda hastanede yatmak bile olsa kabul edecek misin, dedi. Tekrar, "denenmiş ve yanlışlığı bilinen yöntemleri kabul etmem, elektro şok, hormon tedavisine karşıyım; onun dışında olur" dedim. Kısırdöngü... Şahika Yüksel'e de gidelim, dedi, tamam, dedim. Kabul edilmeyen tedavileri önermeyeceğini bildiğimi, ona bu konuda güvendiğimi söyledim. Hematolojiden dosyamı tamamlayayım, sana haber vereyim al randevuyu, dedim. Ama, dedim, benle olur olmaz şeyler için kavga etmeyi bırak, farkında değilsin belki; ama kırgınsın bana, benim için hiçbir şey yapmak istemiyorsun, ben de kendimi kötü hissediyorum; seni anlıyorum sen zor durumda kalma diye köşe kapmaca bile oynuyorum insanlarla; ama sen beni karşına aldığında bunların hiçbir değeri olmuyor ve ben de yoruluyorum artık, tamam güçlüyüm ama uzun süredir mücadele ediyorum artık meselenin en önemli yerinde ben de yorulmak istemiyorum vb... Evdeki o gergin hava anında kırıldı, birkaç iş için yardım ettim, o bana meyve getirdi, sarıldı, bugün kahve yapmış getirmiş... Sadece tekrar tekrar iletişim için çaba göstermek gerekiyor. Tamam, aynı şeyi istemiyoruz. Tamam, annem hala ameliyat olmamı katiyen istemiyor, beş yıl evde oturmama bile razı belki... Tamam, ben de elimden geleni ardıma koymayıp ameliyat mevzusunu bitirip, 2011'e mavi kimlikle girmek konusunda geri adım atmayacağım, bu belli... Ama bunlar bizim ilişkimizin tamamı değil... Biliyorum, nasıl yapsam da engellesem ameliyat olmasını demekten geri durmayacak; ama her gün gerginlik de olmayacak, şimdilik kafî.