Bazı cevaplar


Farklı bir kimlikte olduğunu ne zaman anladın?
Farklı olduğumu düşünmüyorum. Bence "farklı kimlik" diye bir şey yok, sadece kimlik var. O da özgün. Topluma yeni katılan bir bireye sürekli neyi nasıl yapması gerektiği söylenir. Bu, "Kızlar öyle yapmaz"dan "Erkekler ağlamaz"a kadar türlü çeşidi olan bir kurallar dizisinin öğretilmesidir. Oysa bir çocuk olduğu gibidir. İçinden geldiği gibi davranır. İçimden gelenlerin yapmamam gereken şeyler olduğunu, toplumsallaşma denen bu süreçte anladım. Mesele, bana farklı gelen şeyler değil benim farklı gelmemdi.
Çocukluk döneminde ne gibi sorunlarla karşılaştın?
İlkokula kadar çocuklukla ilgili en zor bölüm; sanırım kıyafet ve benzeri şeylerde sözünün olmaması. Anne baba ne isterse onu giyiyorsun. Ben nispeten şanslıydım, unisex kıyafetlerim de vardı. Biraz da dik başlıymışım, annem öyle diyor. Gider değiştirirdim. Esas sorunlar okula gidince başlıyor. Formalar cinsiyete göre. Beden derslerinde kızlar ayrı erkekler ayrı oynar, bir sürü ayrı gayrı. İlkokul anılarım çok güzel değil yani.
Ailene bu durumu ne zaman açıkladın?
Cinsiyet geçişi sürecine karar verdiğimde açıldım, yani 22 yaşıma kadar aileme hiçbir şey söylememiştim. Kendimi "trans" tanımladıktan sonra bunu aileme açsam ?nasıl kıyametler kopar acaba' diye düşünmüş, alacağım tepkiden de itiraf edeyim çok fena tırsmıştım. Tabii onlar özelliklerimin farkındalardı ama cinsiyet değiştirmek isteyeceğimi düşünmemişlerdi sanırım. Ayrı bir şehirde okuyordum, gidip tüm hikayeyi anlattım. Küçük yaşlardan beri benliğimde erkek olduğumu, yıllar önce ameliyat olmak istediğimi ama kendimden emin olmak için 6 yıl beklediğimi, kendimi tarttığımı ve bilgi edindiğimi, her şeyi...
İlk tepkileri ne oldu?
İlk başta bunun birlikte aşacağımız bir hastalık olduğunu düşündüler. Annem beni çok sevdiğini ve yanımda olduğunu söyledi. Beni reddederler diye düşünürken böyle bir cevap alınca çok duygulanmıştım. Sonradan anladım ki doktorların kadın gibi davranmamı sağlamasını bekliyorlarmış. Uzun süre onlara deli olmadığımı anlatmak zorunda kaldım. İlk bir yıl bol kavgalı geçti. İki yılın sonunda "Adını ben verdim asla başka bir isimle hitap etmem" diyen annemin "Berk" dediğini duymak nasip oldu...
Baban kabullenmekte daha zorlanmış neden?
Eski solcu, sessiz, hatta karışmaz bir adamdan büyük bir tepki beklemiyordum. Ama daha en başta beni ters köşeye yatırdı. Böyle bir şeyi asla kabul etmeyeceğini söyledi. Eski adımla çağırınca "Benim adım Berk İnan, senin kızın değilim çünkü ben kız değilim. Sakalım çıkınca dilin varacak mı bakalım" diye kıyameti koparıyordum. Bir gün yanlarına keçi sakalla gittim onu da görmezden geldi. Tartışmalardan birisini de mavi kimlik konusunda yaşadık. Soyadını alamayacağımı söyledi. Bende "Dedemin soyadı, dava açar yine alırım" dedim. Şu sıralar beni anlamaya başladı. Bakışında arpa boyu bir fark var gibi. Şimdilik bununla yetiniyorum.
Bu süreçte sana en çok kim destek verdi?
Beni en çok şaşırtan 77 yaşındaki babaannem oldu. İlk kabullenenler arasında. Bir gün alışverişte boxerların yanından geçerken "Alayım mı sana bunlardan" dedi. "Yok babaanne var bende sağol" dedim ama bir gülüş oturdu yüzüme. Tüm alışveriş boyunca "Oğlum aşağı oğlum yukarı" zaten. Yine bir gün balkonda otururken "Kahve yapayım içeriz" dedim. "Geç otur şöyle erkek kahve mi yaparmış" diye beni azarladı. Artık O'nun evinde ne kadar erkek işi varsa ben yapıyorum. Berk'e alışamadı ama eski adı jet hızıyla sildi.
Üniversite hayatında neler yaşadın?
Cinsiyet geçiş sürecine üniversite öğrencisiyken başladım. Yakın bulduğum arkadaşlarıma kararımı ve seçtiğim yeni adı açıkladıktan sonra büyük ölçüde desteklerini gördüm. Olumsuz şeyler de oldu; "Taktıracakmış", "Kadından erkeğe olduğunu biliyoruz da erkekten kadına da oluyor muymuş" gibi bilgisizlikten kaynaklanan önyargılı lafların konuşulduğu kulağıma geldi. Hocalarımın büyük çoğunluğu şaşkınlık ve sessizlikle takip ettiler süreci.
Ameliyat olmaya ne zaman karar verdin?
İlk ameliyat olmak istediğimi söylediğimde 16 yaşındaydım ama süreci 21 yaşında başlattım. Genelde de o yaşlarda karar veriliyor sanırım. Artık ergenlikten çıkmış, yetişkin olarak kendi geleceğinizi kurmaya adım atmış oluyorsunuz ve bir bakıyorsunuz ortada sizin idealinizle, benimsediğinizle hiç uyuşmayan bir şey var. Onu yoluna koymadan bir gelecek kuramayacağınızı anladığınız zaman karar vermek diye bir şey kalmıyor zaten. İdrak ediyorsun ve gerisi hayat şartlarının izin vermesine kalıyor.
Hastane sürecini anlatır mısın?

İlk nereye başvurdun, hangi aşamalardan geçtin?
Öncelikle ne yapmam gerektiğini araştırarak başladım. Süreci ailemden kopuk geçirmek istemediğim için Ankara'da yürütmeye karar verdim. Hacettepe Üniversitesi'nin psikiyatri bölümüne başvurdum. Birkaç görüşmenin ardından beni Cinsiyet Geçişi Kurulu adı verilen birçok profesörün bulunduğu bir kurulun önüne çıkardılar. Daha sonra endokrinoloji, kadın doğum ve plastik cerrahiye gittim ve raporumu aldım. Şimdi beni 8- 9 tane ameliyat bekliyor.
Hormon tedavisine başladıktan sonra fiziksel değişikliklere alışman zor oldu mu?
Olmadı. Bunu doğal karşılayıp ideal benliğime yaklaştığım için aynada gördüğüm yüze gururla baktım. Süreç içerisinde sesim kalınlaştı, yumurtlama sona erdi, ayva tüylerim, sakallarım, yağlı ve siyah noktalı bir cildim oldu. Değişikliklerle ilgili en ilginç konu sakal ve tıraş mevzusu. Kıl tüy mevzuları erkeklik için önemli bir ölçüt. Seyrek tıraş olmama rağmen artık gürül gürül değilse de Jhonny Depp kadar sakalım var.
Hayatında hiç kız arkadaşın (sevgilin) oldu mu? Evlenmeyi düşünüyor musun?
Tabii ki birçok kız arkadaşım oldu, açıkçası erkek arkadaşım da olmuştu, kendimi kabul etmekte zorlandığım dönemde. Öyle olması gerektiğini, öyle olursa dışlanmayacağımı düşünmüştüm. Bir nevi oto-sansür. 16 yaşında ilk kez ameliyattan bahsettiğim kişi o zamanki kız arkadaşımdı. Önemli olan sevgidir, neden benim de sevgilim olmasın ki? Evlenmeyi de isterim ama önce o insana rastlamak lazım....
Mavi kimlik almak istiyor musun?
İstiyorum da mavi kimlik başvurusu yapabilmek için yasada ?sürekli olarak üreme yeteneğinden yoksun olma' şartı var, yani kısırlık. Bence yasadaki bu şart, büyük bir insanlık suçunun belgesi. Bir insanın zorla kısırlaştırılması ne demek?! Ben zaten doğuracak değilim o orada kalsa da! 1.5 yıldır hormon kullanıyorum, sakalım bıyığım var. Bankaya, notere, polise, hatta kargocuya bile kimlik göstermek durumunda kalıyorum ve o kimlik pembe. Görevli bir bana bakıyor, bir kimliğe bakıyor... Bu vatandaşını afişe etmek, şiddetin önüne atmaktır.
Günlük yaşantında ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsun?
Yaşadıklarımız sorundan da öte... Öldürülüyoruz, şiddet görüyoruz, toplum hayatının dışına itiliyoruz. Mimar, öğretmen, psikolog arkadaşlarım var, transseksüel oldukları için işlerini yapamıyorlar. Ben iki yabancı dil biliyorum, master diplomam var ama kimliğimi ve ismimi kolayca değiştiremediğim için freelance işleri tercih ediyorum. Devletin gözden çıkardığı büyük bir potansiyel var. Tıbbi süreç içinde de hayatımızla oynanıyor. İyi hocalar, özel hastanelerde, 50- 60 bin liraya çıkan ücretlerle bu ameliyatları yapıyorlar. Devlet hastanelerindeyse durum daha vahim; intörnlere, stajerlere kobay ediliyoruz.
Trans-erkek veya kadınlara karşı bakış açısında bir değişim var mı?
Bakış açısı değiştiyse bu artık daha görünür olduğumuz için. İnsanlar artık eşcinsel, transseksüel yazıp Lambdaİstanbul Danışma Hattı'na ulaşabiliyorlar. Görünürlük, fobiyi de körüklüyor maalesef ama yine görünürlük arttıkça daha çok insan kendi olmaya cesaret edebiliyor, bu çok önemli

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

lütfen başlıkla ilgili yorum yazın, bana ulaşmak için transsicko@hotmail.com adresini kullanabilirsiniz