Sabreden Derviş Muradına Erermiş...

Ne zaman bana ulaşan ve süreçle ilgili bilgi almak isteyen bir trans erkek olsa süreçle ilgili en çok ihtiyacı olan şeyin sabır olduğunu söylemişimdir... Benim için iki yıl geride kaldı bile. Nasıl olduğunu blogun tamamını okuduysanız biliyorsunuz. Aileyle yaşanananlar, kamusal alanda yaşananlar, hastane süreçleri, iç dünyam... çok şeyle uğraştım. Bilinmez bulunmaz hastalığımın da tüm bu süreci daha da zorlaştıran, uzatan bir katkısı oldu. yaklaşık; 25 ay önce üniversite hastanesinde süreci başlattım aralıklarla 7-8 defa psikiyatri görüşmesi yapmış olmalıyım, 18 ay önce hormon kullanmaya başladım ve bugün kurul kararımın imzada olduğu bilgisini aldım. Tabii aslında süreç 18 ay, benim hastalığım yüzünden işin içine bir de başka bölümden alınacak konsültasyon o konsültasyon için yapılması gereken tetkikler girdi, uzadı. Her zaman bir aksaklık çıkabilir, her şey olması gerektiği zaman olur deyip sabrettim ve şimdi başlıkta yazdığım deyimin ikinci bölümü başladı benim için : ) imza işleri bitti biter, şimdi sıra ameliyatlarda...

Rapordan Sonra Ameliyattan Önce...



Raporumu almak için ikinci bir kez kurula girmeme gerek kalmadı, "seni zaten tüm doktorlar tanıyor gerek yok" dediler sağolsunlar :) hastalığım sebebiyle bir miktar sansasyon yarattım da... Neyse kırk yılın bi başı bi işe yaramış oldu işte... Doğrudan raporumu almak üzere dekanlık sekreterliğine gittiğimde de beni bekliyorlardı. Bir imza kaldı, yalnız bir form var dedi sekreter ve şunu uzattı bana:



Elbette bilgilendirmeleri gerekiyor; ama metnin kasıtlı olarak en kötüsünü ele almak gibi bir niyeti olması bence çok can sıkıcıydı. "Şimdi bile vazgeçebilirsin bak" tavrı moral bozmaktan öte bir sinir bozuculuğa sahip üstelik... Bunun bir de altına imza atılan bölümü var, şunu bunu okudum, vazgeçebileceğimi biliyorum bla bla bla bi şeyler daha altında resmi adın imzan vs... Ameliyata hazırlanan bir insanın psikolojisi düşünülmeksizin hazırlanmış bu metinler keşke biraz daha yapıcı hale getirilse diyebiliyorum sadece, artık dervişe vardık ya, havale edip susuyoruz...