Sıkça Sorulan Sorular

Geçtiğimiz cumartesi pazar yine Yaşayan Kütüphane vardı, Sun.day Sky Şehir Festivali'nde... Bununla sanırım dördüncü kütüphane oldu katıldığım. Her sefer sorulan sorular var, insanlar bir trans erkekle ilgili öncelikle şunları merak ediyor:

  •  Nasıl anladın (sende farklı bir şey olduğunu)?
Biliyorsunuz, çocuklar doğaldır, içlerinden o an geleni yaparlar, ben de öyleydim... İnsanlar bana biyolojik cinsiyetime uygun davranmadığımı söyledikçe fark ettim... 3-4 yaşlarından bahsediyorum, daha cinsiyet nedir, kadın ne yapar, erkek nasıl davranır bilmediğim; bunları sorgulamadığım yaşlar... Daha sonra, 8-9 yaşlarında, hani yatmadan önce kendini eğlendirmek için kurduğun hayaller olur ya, o zaman "bi uyanıyomuşum erkekmişim" diye hayal kurup eğlendiğimi hatırlıyorum, pantalonumun şişkin durmasını istediğimi oraya çoğunlukla gizli gizli bir şeyler koyduğumu, yakalanınca fırça yediğimi... Sanırım biyolojik değişimler başlayınca iyiden iyiye fark ettim. Hani büyümüş halini hayal edersin, baktım benim hayalden başka bir yere gidiyoruz... İlk o zamanlar anladım; ama tabii o zaman da transseksüellik diye bir şeyden haberim yok... Benim bildiğim sadece başka bir şey istediğimdi, başkaları beni ötekileştirmeseydi, tenkit etmeseydi belki buna farklılık bile demezdim...

  • Nasıl karar verdin?
Kendimi kabul etmemek için direndiğim yılları da anlatarak bunun aslında bir seçim olmadığını anlattım hep. Kendini gerçekleştirmek, bunun gerektireceği mücadeleyi sahiplenmek elbette büyük bir karar... Ama başka türlü yaşayamayacağını anladığın zaman, zaten yapılabilecek bir şey de yok...
  • Ailen ne dedi?
Annem, babam, bazen uzak akrabalar, arkadaşlara kadar gidiyor bazen bu sorular... 3yıldır insanlara derdimi anlatmak, suçlu ya da yanlış olmadığımı tekrar tekrar anlatarak bazen, bazen de sadece zamana bırakarak onları "kazanmak" nasıl bir deneyimdi onu merak ediyor insanlar, aldığım en kötü tepkileri, destek verenleri...

  • Okuyor musun / Çalışıyo musun?
Evet, çalışıyorum. "Eşit" bir çalışan olmak için sabit bir işe girmeyi erteliyorum şimdilik; ama var olan niteliklerimle kendimi geçindirecek işler yapabiliyorum. Ayrımcı olmayan iş yerleri var, freelance çalışma imkanım var... Sanırım bu noktada iş çevre ve niteliklerde düğümleniyor, tabii bir de dışardan kimliğinizin ne kadar anlaşıldığında : /

  • Daha ameliyatın kaldı mı?
Bu soruyu soranlar cümleye genelde "ya ben söylemesen katiyen senin trans erkek olduğunu falan düşünmezdim, hiç anlaşılmıyorsun, hatta baştan yanlış kitaba mı getirdiler bizi ya diye düşündüm" gibi cümlelerle giriş yapıyorlar : ) Yani süreci tamamladığımı düşünüyorlar, ben de sonbaharda bir ameliyat daha olacağımı, sonra bir ameliyat da penis oluşturma ameliyatının olduğunu söylüyorum, o anda çoğunun yüzünde bir karışıklık ifadesi oluyor ve bir sonraki soru geliyor : )

  • Kız arkadaşın var mı? / Cinsellik nasıl oluyor peki?
Trans erkeklerin nasıl seviştiği herkes için merak konusu neredeyse. "Penissiz seks nasıl olur ki, olmaz" fikri, heteroseksist algımızda öyle yerleşik ki bazı lezbiyen ve biseksüel kadınlarda bile bu fikrin izlerine rastlamak mümkün. İşi azıtıp "o zaman lezbiyen gibi sevişiyosunuz?" diyen bile oluyor. Hayır, diyorum, ben lezbiyenler nasıl sevişir bilmem; çünkü lezbiyen ilişki için iki kadın gerekir ve ben bir kadın değilim.
Yıllar önce Akdeniz Üniversitesi'nde okurken katıldığım bir söyleşide Küçük İskender'in bir sözü geliyor hep aklıma. Sevişmek, demişti, sevgilinin tenine dokunduğun an başlar, koluna dokunarak demişti bunu. O dokunuş yani sevgilinin koluna dokunuşunla arkadaşının koluna dokunmak ne kadar farklıdır cidden... 6 yıl geçti hala hatırlıyorum o söyleşiyi sırf bu söz yüzünden... Başka birinin bedenini tanımanın her ilişki için bir süreç olduğunu, önemli olanın o duygusal bağ ve güven olduğunu anlatıyorum... Beden disforisi her trans erkekte olan bir şey değil, varsa da yoksa da bu ilişkinin içindeki insanları bağlar, bu sorunun cevabını merak eden herkesin bilmesi gereken bu. Birinin lezbiyen, gey, trans vb. olması sadece onunla yatmayı düşünüyorsanız merak konunuz olabilir, öte türlüsü özel alana tecavüz etmektir.

  • Bir biyolojik bozukluğun falan var mıydı?
Transseksüellerle interseksler pek sık karıştırılıyor bu soru da bunun bir tezahürü... Görünür/ görünmez biyolojik bir aksaklık olması gerekmez bir kişinin transseksüel olması için, bu varoluşsal bir şey sanırım... Biyolojik herhangi bir temeli varsa da bunu kurcalamayı kötü niyetli buluyorum (bkz. etiyoloji yazım)

  • Mavi kimlik alınca askerlik yapacak mısın?
Neyse ki yapmayacağım, hem kan hastalığım sebebiyle hem de trans erkek olduğum için muafım, gel yap deselerdi de istemezdim. Vatana bir borcum varsa, onu ödemenin tek yolunun değerinin altında bir ücretle üstelik de insan muamelesi görmeksizin çalıştırılmak ve psikolojik, bazen de fiziksel şiddet görmek olduğunu düşünmüyorum.

  • (Nadiren) Evlenmek, çoluk çocuk istiyor musun? Oluyor mu?
Sanırım bunu bir şekilde benimle ilgilenen kadınlar soruyor genelde. Evlenmek isterim, ama daha o insanı bulmuş değilim, oluyor cevabı genelde. Bir önceki kız arkadaş sorusuna evet veya hayır demiş olmama göre karşı tarafın cevaptan sonraki yaklaşımı değişiyor tabii : ) 'Çoluk çocuk severim, çok da iyi anlaşıyorum, doğal yollardan olması için tıbbın biraz daha gelişmesi gerekiyor. Diğer yandan genetik kan hastalığım düşünülürse hiçbir çocuğun benim genetiğimi taşımamasını yeğlerim. Üstelik bir çocuğun benim çocuğum olması için benim genlerimi taşıması gerektiğini de düşünmüyorum.'

En sık sorulanlar sanırım bunlar... Bu seferki kütüphane de "iki farklı ebeveyn nasıl anlayabiliriz peki?" diye de sordu. Cinsel kimliğin 8 ay- 5yaş arası dönemde oturduğunu ve cinsiyet gibi hayatın çok ortasında bir şeyin birçok davranıştan okunabileceğini anlattım onlara da... Kaygılı ve fobik olmamaları çok hoştu...

 Bir aksilik olmaz da katılırsam daha birçok  Yaşayan Kütüphane'de bunları benzer cevaplarla yanıtlayacağımdan eminim : ) Bir yerlerde YK olduğunu duyarsanız gidin, çok güzel bir etkinlik. Hem okuyucu için doyurucu hem "öteki" için kendini birinci ağızdan anlatarak yaşam alanını genişletmek demek...

Kuzen

Bu yazı uzun zamanlardır bekliyor, ameliyattan çıktığımdan beri yaklaşık olarak...

Ben tek çocuğum; ama kışın yaşıma yakın aile dostlarımızın çocuklarıyla ve yazın kuzenlerimle geçti hep zamanım... Kardeş istediğimi söylediğimde, 5-6 yaşına kadar " M.., N... var ya" diyerek yaşı yakın kuzenlerimle avuttuğunu söylemişti annem bir sefer : ) Gidip bir ay, iki ay kaldığımız olurdu. Bayram, hatta günübirlik yılbaşı için bile gittiğimizi bilirim : ) Ananemlerin üç katlı evinde, ananem ortada oturur, altlı üstlü oğulları ve aileleri... Kuzenlerim, kardeşlerim, evet, anneme inanmıştım... Aşağı inerken, yukarı çıkarken koşar adım gittiğimi hatırlıyorum... Bebeklik fotoğraflarımızdan birkaçını saklıyorum... Onları özlüyorum; çünkü en son geçişe karar verdiğimde gidebilmiştim oraya, o da bir tek gün, yaşı yakın olanları görememiştim onda da; ananem, teyzemin kızı, belki bir tanesi daha... Silik... Bir de yine yaşı yakın olanlardan biriyle, geçiş kararını daha kimseye açıklamaya başlamamışken, Ankara'da bir kafede oturduğumuzdaki konuşmalar aklımda:  Belki görüşmek bile istemezsiniz benimle, demiştim. Anlayamadı, "tasvip etmeyebilirsiniz" dedim ne olduğunu söylemeden, aklına gelen en uç şeyi söyle bana demiştim, "naapacaksın erkek arkadaşınla mı yaşayacaksın neyi onaylamayacağız" demişti o zaman : ) benim gerçekliğimden ne kadar uzak olduğunu fark edince kapamıştım konuyu...

Ameliyat zamanı yazmış mıydım, bilmiyorum, ben hastanede yatarken birçok insan annemi arayıp durumumu sordu, bunun içinde annemin karşı komşusu; ilk zamanlar açıldığım, babamla aşağı yukarı aynı tepkileri veren, kışın iki haftada bir illa görüştüğümüz çocukluk arkadaşım ve uzaktaki kuzenlerim de var. Kuzenlerim blogumu bulmuş meğer... Annemle konuşup durumumu sorup kapattılar, anlayabildim onları... Sonra geçenlerde annem gitti o tarafa, meğer erkek kuzenimin nişanı varmış, anneme de sürpriz yapmışlar... Tebrik etmek istedim, eski adımla olan facebook adresimde kayıtlıydı, ama bulamadım, onun bir büyüğüne yazdım. "Selam, M... kapatmış herhalde adresini, nişanlanmış diye duydum, tebrik etmek istedim... bundan da haberiniz var muhtemelen, bunu da aşikar edeyim : ) " yazıp şimdiki adımla aldığım profilin linki yolladım, çok geçmeden cevap geldi, meğer kuzen nişanlanınca sevgilisiyle ikisinin adını birleştirecek şekilde değiştirmiş ismini ondan çıkmıyormuş... samimi bir mesajdı gelen, canım, diyordu,
olanlardan haberimiz var ama sen de takdir edersin ki şoku atlatmak çok kolay bişey değil bizim. sana olan sevgimiz yine aynı sen bizim kanımızdan birisin kuzenimizsin. yaşadığın sürece dahil olamadığımız için sana bir desteğimiz olmadı bu yüzden kendim adına çok üzgünüm ama yine de uzakta da olsak, seni seven bir ailen olduğunu hiç unutma kendini yanlız hissetme hiç bir zaman olur mu? buralardan haber almak istersen her zaman yazabilirsin bana. ben de annen üzarinden halini hatrını sormaktansa seninle konuşmayı tercih ederim. kendine çok iyi bak, dediğim gibi yanında olduğumuzu da aklından çıkarma hiç. öpüyorum seni çok..."
Yeni adresimi ekledi sonra, geçmişsiz olmak istemiyorum demiştim ya, olmak zorunda kalmadığım için çok mutluyum, sevdiğim insanlar benden vazgeçmediği için çok mutluyum...

Penis transplantasyonu

Amerika'da penisinin bir kısmını kaybeden bir adama bitkisel hayatta olan bir gencin penisinden parça alıp penis yapmışlar, yani ucuna eklemişler gibi olmuş. Altyapısı olan bir penis için bu yapılabilmişse belki trans ameliyatlarında da yapılabilir mi diye düşündüm... Tabii tutmayabilir, kendi dokumuz bile tutmuyor bazen; ama bir ümit, bir merak... Çünkü eminim birçoğumuz trans kadınlarla vücutlarımızı değiştirmenin bir yolu olup olmadığını hayal etti önceden :) ben etmiştim en azından : )

Hareket ve Aidiyet

Yaklaşık 4 yıldır LGBTT hareketin içindeyim, daha az mı daha çok mu bilmiyorum... Açılmamdan önce de hareketin içindeydim; ama Voltrans: Trans Erkek İnisiyatifi kurulana kadar aktif görev almıyordum, çünkü benim gibi insanlarla sosyalleşmek, onları anlamaya çalışmak ve kendimi ifade edebileceğim bir nefes alanı ihtiyacını karşılamaktı tüm derdim. Hak hukuk mücadelesi, örgütlülük benim için en çok Voltrans'la anlam buldu, Voltrans kuruldu kurulalı hayat enerjimin bir kısmını bu işe hibe etmekten mutluluk duyuyorum : ) Tabii Voltrans LGBTT Hareketi içinde bir öz örgütlenme, yani lezbiyen, gey, biseksüel, trans kadın, kendini herhangi bir cinsiyet kimliği veya cinsel yönelimle tanımlamayan tüm insanlarla bir arada olmayı gerektiriyor bu durum. Bunun ne kadar ve neden zor olduğunu anlatmak için yazıyorum bu yazıyı, neden trans erkeklerin harekete dahil olmakta zorlandığı konusunda bir eleştiridir bu, ders çıkarmak isteyene.

Olay şu: Günlerdir hastayım. İki gece önce Türkiye'den ayrılacak bir arkadaşımızın veda partisi vardı Lambda'da, bir soluk almalık oraya gittim. Herkes sigara içiyor çakmak karaborsa, bir süre sonra bende olduğunu öğrenen herkes çakmak istiyor, soranlara uzatıp sigaralarını yakıyorum. Yarım saat önce blogumu çok beğendiğini Fransızca'ya çevirmek istediğini söyleyen bir "tanış" çakmağı çıkarmak için ayağa kalkıp ayaktayken sigaralarını yaktığım için şunu diyor bana: "Heteroseksüel erkek oldun iyice.." Hayır, bunun anlamı "teşekkür ederim" değil. Birçok cevap geçiyor içimden, susuyorum. Bu insan beni ne tanır, ne olmuş olduğum kişiyi bilir, ne de kim olduğuma,olmak istediğime dair birebir konuşmamız geçmiştir. Böyle konuşmalar yaptıklarımdan da bunu yapan var... Bu ne demek, "benim yoldaki insandan bir farkım yok, onlar nasıl kendi ideallerine uyup uymadığını tartıp seni "düzeltme" hakkını kendilerinde görüyorlarsa, ben de bunu yapıyorum" demek, ha idealler farklı, ama fark o kadar, hadsizlik aynı hadsizlik.

Eşcinsel veya biseksüel olup olmadığımın da sorulmasından yıldım. İlk başlarda "beni tutar", "ben beğeniyorum"lar hoş iltifatlardı benim için ve tabii ki translar da biseksüel, eşcinsel, aseksüel veya heteroseksüel olabilir... Belki benim de ilgilendiğim birinin benle ilgilendiğini de öğrenmiş olurdum o yolla; ama mesele bu değil: "koli kültürü" bana hitap etmiyor. "Gey kültürü" olarak sahiplendiğiniz şey bana hitap etmiyor. Müziği de etmiyor, tekrar edilen stereotipler de; pride'da bir günlüğüne tüm aşırılıkları yapıp memeler fora gezip yolda laço alıkıp sonraki gün "normal"i oynamayı da hareketle ilgili bakışımın içine yerleştiremiyorum. Bu yüzden de sizinle birlikte eğlenemiyorum. Ve bu benim "erkek" olmamla ilgili değil, "yoldaki adam"ı model almamla ilgili değil (ki almıyorum), bu kültürü benimsemeyen lezbiyenler, geyler de tanıyorum.

Diğer yandan, ben sıradan bir adamım; evim, barkım, stabil bir yaşamım olsun isterim. Ama bunu trans erkek kimliğimi gizlemeden yapmakta kararlıyım; çünkü ben o çok yakıştırdığınız "yoldaki adam" esvabını sandığınız gibi kabullenmiyorum, "o" olmak için bir isteğim yok. Yarın bir gün olur da çocuğum bana açılmak isterse ben ondan çok daha önce ona açılmış olacağım; çünkü trans olmakta, gey/lezbiyen/biseksüel olmakta yanlış bir şey olmadığına yürekten inanıyorum ve bütün üzüntülerimizi anlamam için bu yeterli. Sizi anlıyorsam bu sizi anlamak için vakit ayırıp sizi dinlediğim için. Bir zahmet büyük cümlelerinizden önce siz de bunu yapıverin; çünkü bir kere de hareketin içinde ayrımcılığa maruz kalmak istemiyorum ve gittikçe hareketten uzaklaşıyorum.

Meme Aldırma Ameliyatından 4ay sonra

Bir süredir blogu aksattım, biliyorum; sanırım hayatımda başka şeyler daha öne geçtiği için... İnsanlar içinde salınmasam da denize girmek, güneşlenmek... Spor yapmadığım sürece son havadisler budur diye düşünüyordum. Mali sebeplerden spora yazılamadığım için gerçekten de son havadis bu sayılır -dı, bugün aynaya bakana kadar... Malum; yaz, sıcak, boxerla geziyorum evde, elimi yıkamak için banyoya girmiştim. kollarımı uzatınca gözüm takıldı göğüs kaslarımdaki oynamaya, bir daha oynattım, bir daha, bir daha, gülümsedim... kasınca oynatabileceğim kadar göğüs kasım olmuş benim : ) "Cornetto abisi" gibi değil; çünkü meme uçları aşağıda kalıyor; ama daha çok olsa olacak, demek ki toparlanmış iyice... Güzel...