Hayatın Bölünmezliği

Bilgi almak isteyen birçok kişinin maillerine cevap veriyorum, çok fazla tekrarlanan dolayısıyla dikkatimi çeken bir şey var. İnsanlar hayatlarını iki parça halinde algılıyor, hapsoldukları bedende ve idealize/hayal ettikleri bedende iki ayrı hayat; geçişten -çoğunlukla da ameliyattan- önce ve sonra iki ayrı hayat. Kendini benim üzerimden tanımlamak adına geçişte ilerlediğim için "önceki hayatınızda yaşadığınız sıkıntıları yaşıyorum" diyen var... Aynı hayatın içinde reankarne olmuşum gibi... Ben aynı hayata devam ediyorum; ama bedenimle daha barışık olmamı sağlayan bir sürecin içindeyim.

Bir de şu: "Ameliyat/kimlik hallolsun da bir o zaman neler yapacağım" diyorlar. Evet, kimlik özellikle, çok kısıtlayıcı, kütüphaneye gidecek olsan kimlik, spor salonuna yazılacak olsan kimlik, ona kimlik buna kimlik...! Sosyal hayattan, kamusal hayattan mahrum kalıyor insan. Ama hayat donuyor mu? Ameliyat olana kadar her şeyi bekletmek ve ameliyat bittiğinde o şeyleri beklettiğimiz yerlerde aynı şekilde bulmak mümkün mü? Size hak görülen köşede atıl halde beklemek ve sonra her şeyin mükemmel olacağını düşünmek yeterince içini soğutur mu insanın?

Bana sorarsanız hayat bölünmez, donmaz, durdurulmaz bir çizgidir; ancak yürürseniz nereye akacağına etki edebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

lütfen başlıkla ilgili yorum yazın, bana ulaşmak için transsicko@hotmail.com adresini kullanabilirsiniz