Kuğulu Park'tan Gezi Parkı'na Selam

Bugün özellikle sosyal medyada örgütlenen tahminimce on iki binden fazla insan Ankara Kuğulu Park'ta bir araya geldi. 18.30 da 2-3bin kişiyle toplanmaya başlayan kalabalık bir süre sonra alana sığmadı, Tunalı Hilmi Caddesi girişine yayıldı.

"Hükümet İstifa" sesleri meclisten duyuldu mu bilmiyorum; ama çoğu büyükelçilikte mutlaka duyuldu. "Her Yer Taksim, Her Yer Direniş!", "Faşizme Karşı Omuz Omuza", "Gün Gelecek Devran Dönecek, AKP halka hesap verecek"; alkışlar, çığlıklar, ıslıklar... Bir küçük aralık "yandaş medya istemiyoruz" sloganı bile büyük katılımla atıldı, alanın belki yarısı "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" diye de slogan attı; ama herkesçe sahiplenilmedi, devrime inanan sol örgütler "devrim..."li slogan attılar pek rağbet görmedi. Çiao Bella'nın Türkçesi nispeten ilgi gördü; ama Ankaragüçlülerin şarkımsı tezahüratı kadar.

Sloganlarla ilgili en çok dikkat çeken şey, oradaki çoğu insanın, belki %60-70 in slogan atmayla ilgili hiçbir kültürlerinin olmamasıydı, nefesleri tükenip avuçları patlayana kadar tekrar tekrar tekrar tekrar söylediler. Slogan atmayı bilenler yeni bir slogana geçmiş bulundukları için onları takip etmeye çalıştılar. Aynı anda bile değil, kanonlar halinde; o küçücük üstelik herkesin birbirini görmesine müsaade eden parkta aynı anda başka başka sloganlar birbirini böldü.

LGBT bayrağı da alandaydı; ama LGBTler iştirakçi rolündeydiler.

19.00dan itibaren sosyal medyayla bağ kuramadık.Saat 19.30 olduğunda bir hazret gibi edalı edalı bir grup CHP bayraklı insan bulvardaki yüksek merdivenleri inerek alana girince birtakım sesler alanı kapladı, önce yuhalama mı sevinç dalgası mı emin olamadım, kondurmak istemedim; ama millet sevinçle alkışlıyordu, Gençlik Marşı söylemeye başlayan bir grup vardı, katıldım; çünkü en azından eylemin ruhuna uygundu ve yorulmaya başlamış insanları coşturuyordu. CHP'nin seçim arabası bangır bangır 10.yıl marşını çalıyordu, aklım almadı: 'o marşın bu eylemle ne ilgisi var yahu!' En sonunda patladım 'neyi alkışlıyorsunuz yahu?!" Alkışlıyorlar ya!' Önümde alkışlayan bir kadın çok az da çekinerek ters ters arkasını döndü: "niye alkışlamayacakmışız?", "CHPliler de bu kazıya onay verdi çünkü!" Alkışı kursağında kaldı. O sırada CHPli takım elbiseliler parkın en merkezi yerine geçmiş sırıtıyorlardı. Hadi gidelim hayatım, bunun artık bir anlamı kalmadı, dedim. Kalabalığı yarmaya çalışırken önünden geçmekte olduğumuz ben yaşlarda bir kadın "ya insanlar bir gitmeye başladı ne oluyor?" dedi arkadaşına, "CHPnin alana girişini protesto ediyorlardır; çünkü CHP de onay verdi bu yıkıma" dedim. "Yok canım vermemiştir" dedi şüpheyle arkadaşına "vermiş midir?" derken biz alandan ayrılmak için yolumuza devam ettik, alanı çevresinden bir dolaştık bir an için gördüğümüz TOMA yoktu, Karum'un oradan itibaren Tunalı'ya giriş -muhtemelen- polisçe kapatılmıştı, JAMMER'ın nerede olduğunu anlamaya çalıştık göremedik. Bulvar'dan yürümeye devam ettik, daha orta son yaşında çocuklar, Kuğulu'nun yerini bilmeyen insanlar oraya doğru yürüyordu, Amerikan elçiliği karşısında TOMAlar ve istiflenen polisler göründü. Telsizden şu sesi duyduk: "Altgeçitten itibaren kesin". Müdahale olacağı kesindi; ama belli ki 9'a hazırlık yapıyorlardı, gitmiş olabileceğini düşündüklerimize görürler umuduyla mesaj attık, sosyal medyada yaymaya çalıştık. Artık JAMMER alanının dışında olduğumuzdan sosyal medyadan olayları takip ettik; ama ben o alkışlarda kaldım.

Bu yazı esasen bununla ilgilidir. AKP sabrımızı denedi denedi, Recep Tayyip Erdoğan sonunda kabadayılık siyasetiyle bardağı taşırdı. Çok naif, çok insani bir istek sonunda itirazın merkezi oldu ve her kesimden insanı bir araya getirdi. Bir araya gelen ilk kalabalığa yapılan faşizan, orantısız, uyarısız ve insanlık dışı müdahale o kalabalığın direncini arttırdı, kalabalığı büyüttü. Sonra bu muhalefetin AKP' ye kaybettireceği oyu görüp ağzı sulananlar oybirliğiyle alınan hatta her nasılsa Başkan Vekillerinin dahi "varsa siyaseti bırakırım" dediği kararı unuttular da meydanlara çıktılar. Evet, Osmanlı'yla kurulmak istenen sembolik, modernize edilmiş bağa itirazın bu duygusal itirazımızda büyük yeri var; ama amacımız sadece günümüzü kurtarmak mı? Sorarım: Taksim Gezi Parkı'na gidip şöyle bir görünen Kılıçdaroğlu eğer bu kararın altında CHP imzası da olduğunu adı gibi biliyor olmasaydı, "milletvekili arkadaşlarım, bırakın bu tiranlık meclisini, Gezi Parkı'na gidelim, direnelim" diyecek kadar yürekli olmaz mıydı, hak ederek ana muhalefeti bu itirazın merkezi yapmaz mıydı? Adamın yüzüne tükürürler! AKP'yi sermayenin rantı için doğayı katletmekle suçlayanlar direnişi manipüle ederek başka bir tür rantçılık peşindeler. Oy verenlere çağrımdır: Bu çalıma gelmeyin. Bir rantçıyı bir rantçıyla değiştirmeyin.

Olur a bu itiraz daha da güzelleşir bir erken seçim imkanı doğar, bir rantçıyı bir rantçıya değişmeyin! Hali hazırda seçilmiş olan, sosyal devlet ve insan hakları ilkelerini benimsemiş Şafak Pavey, Aylin Nazlı Aka, Ertuğrul Kürkçü, Gülseren Onanç, Sırrı Sürreya Önder, Binnaz Toprak, Aykan Erdemir, Sabahat Tuncel, Tolga Çandar ve adını sayamadığım pek çok vekile çağrımdır: Partilerinizden istifa edin. Barış süreciyle altı oyulan milliyetçiliğe dayalı siyasetlerin ömrünün tükendiğini kabul ederek, herkes için özgür alanlar yaratmayı ve herkesin hakkını savunmayı pusula edinen bir partide birleşin ve bu itirazın parlamentodaki temsilcisi olun! Yüz binler bu siyasi alternatifin -bilinçli ya da bilinçsiz- arayışı içerisindeler. Şimdi olmazsa ne zaman? Daha önce de yaşadık, bir "kötü"yü bir "Eeh"e değişmek kaç yıl sürüyor bu ülkede? Etmeyin, bunu görün. Biz size güvendik seçtik, yine seçeriz, daha kalabalık seçeriz. Sesimize ses verin, istifa edin, Gezi Park'ına gelin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

lütfen başlıkla ilgili yorum yazın, bana ulaşmak için transsicko@hotmail.com adresini kullanabilirsiniz