Erkeklikle Babalık Arasında Seçim Yapmak // Baba Faktöriyel vol.2

Başlık size garip gelecektir; çünkü babalığın erkekliğin aşamalarından biri (en sonuncusu) olduğunu biliriz. Öyle ya erkek doğmak "erkek adam" olmak için yeterli değildir. Sünnet olmadan, "milli" olmadan, askere gitmeden, evlenip baba olmadan erkeklik eksik kalır bu toplumda. Sünnetsiz, askerlik; askerlik yapmadan evlilik olmaz üstelik... Peki hal böyleyken bu başlık neyin nesi (mi)... 

Baba Faktöriyel yazısını hatırlarsınız... Babamın huyunu suyunu ve toplumsal cinsiyet geçişimle kurduğu gelgitli ilişkiyi anlatmıştım. O günden bugüne tabii ki 51 yaşındaki babam pek değişmedi : ) O günle bugün arasındaki  en net fark ilk yazıda bahsettiğim "toplumsal erkekliğe sahip çıkma" ölçeğinin sandığımdan daha yüksek dozda olduğunun farkına varmam oldu. Bu yüzden sanırım belki "erkeklik" görevleri ve "babalık" görevleri yazsaydım daha uzun ama daha açık bir başlık olabilirdi.

27si çarşamba günü 31inde olmadı 7sinde ameliyata gireceğimi düşünerek, konuyu evdekilere tekrar açmanın  zamanının geldiğine karar verdim. Babam evdeydi, konuşmaya ondan başladım: (her tartışma gibi üst üste konuşmalar içeriyor, başka türlüsü mümkün olmadığı için olduğu gibi karman çorman yazıyorum)
(ben)bib-ben ilk, üst... meme ameliyatı olacağım pazartesi
(baba)a- öyle mi?
bib- evet...
a- bizden bir şey bekleme... yanlış yapıyorsun
bib- beklemiyorum zaten, hayır ben şimdiye kadar sana 250 lira hormon ilacım var yok doktorun özel randevusu var para ver mi dedim ki bunu diyorsun bana
a- ben söyleyeyim de...
bib- iyi! bir şey beklemiyorum ben (...) yanlış yapmıyorum ayrıca, sizin doğrularınızla benim doğrularım örtüşmeyebilir; ama bu benim hayatım benim doğrularıma göre şekillenecek.
a- ...bundan sonra da bekleme zaten. Ben sana demiştim,o ameliyatı ol soyadımı da alıcam senden, nüfustan da çıkarıcam...
bib-... tamam baba, sen söylemiştin, ben de o zaman sana söylemiştim açarsın davanı davada görüşülür bu demiştim.
a- ...tamam, dava da açarım. Daha da ondan sonra gelme. Ameliyattan çıkar gelirsin iyileşirsin gidersin ondan sonra daha gelmezsin. Aramanı sormanı da istemem. Daha da konuşmazsın.
bib- Tamam baba, sen yaptığın yanlışı anlar sen gelir konuşursun o zaman. Daha önce olmamış şey değil, sen çok böyle çıkışlar yapıp sonra çok dediğini yuttun bunu da yutar sen gelirsin, dedim ve çıktım mutfaktan. O sonuncuyu demeyeydim iyiydi : ) Altta kalamıyorum ben de! Adam zaten resti çekmiş, daha ne kızıştırıyosun halbuki değil mi?! Ama yok işte, huy...
15 dakika sonra falan annem geldi rastlantı, anneme anne sen gelmeden önce babama söyledim ben pazartesi ameliyata girebilirim o da böyle böyle dedi diye lafa girmişken koptu geldi "kazak" erkek mutfaktan... İlk konuşmanın genişletilmiş başka bir versiyonunu yaptı esasen, daha sonra Ankara'ya gelirsen de sana kim destek veriyorsa onda kalırsın diyerek halama da çattı, bundan sonra benden para da alamazsın da dedi, ben şimdiye kadar dediğimden döndüysem vicdanımdan döndüm; ama bundan asla dönmem de dedi. Sanırım o konuşmanın erk-ekliğini ortaya döken benim sorularım oldu. İşte erk-ekliğin küçük bir analizi:
Daha para alamazsın dediğinde,
bib- kayda değer bir şey almıyordum ki zaten
a-çok farklı olabilirdi ben sana kartımı da verebilirdim, böyle olması senin yüzünden
bib- transseksüelim diye beni mi cezalandırıyorsun yani?
a- ne alakası var?!
bib- dediğin o demek baba, tüm maaşımı da verirdim ama vermiyorum demek bu demek... cezalandırıyorsun
a- evet! tamam! cezalandırıyorum (GOL1)


(...)
a- Ve ben sana söyleyeyim, bu ameliyat hadi bi tane daha, ondan sonrası da yok o işin (penisi olmayan erkek mi olurmuş olarak tercüme edilebilir)
bib- oluyo oluyo, merak etme
a- Hayır olmuyo, ben biliyorum... Ben senin gibi de biliyorum öteki gibi de biliyorum, öötekini de biliyorum (sırasıyla trans erkek, trans kadın, gey diyor) (GOL2: Ayrımcılık erk-ekliğin ayrılmaz bir parçası ne de olsa)

(...)
a-... sen böyle olmasaydın
bib- baba bak herkes olabilir, tamam mı
a- hayır
bib- evet, herkes olabilir
a- tamam herkes olabilir sen de olabilirsin ama benim soyadımı taşıyan biri olamaz! (GOL hanesinin çıldırışı ve 964e vuruşu: erk-ek aile şerefini, namusunu ve bunu ifade eden değerleri korumak için her şeyi yapmalıdır kuralının cilasının parladığı an) 

(...)
a-Ve bak gör nası alıcam soyadımı, öyle dedemin soyadı falan filan diyemezsin, takmaz onu mahkeme
bib- tamam baba dediğim gibi aç davanı bunu mahkemede görüşelim, bak gör ben de ne yapıyorum...
a- Naapıcan (bu bile erk-ekçe)* karşı dava mı açıcan?!
bib- tamam baba, ben anladım seni yeter, anladım ve daha fazla bununla canımı sıkmak istemiyorum... (şeklinde yazayım ki daha erk-ekleştiği yerleri sansürleyeyim, karalıyo gibi de olmasın; çünkü biliyorum zamanla utanmamak için unutacak bunları) (GOL hanesinin bu erk-eklik gösterisi karşısında kendini tamamen iptal etmesi ve uygun gördüğünüz bir sayı gelene kadar dönmeye devam etmesi...)


Babam yine gel-gitler yaşar mı, söylediklerinden pişman olur mu, dediğini yapıp hayatımı zorlaştırmak için kolları sıvar mı bilinmez. O gün de dedim, ne yapacaksa kendi tasarufudur, o da tercih kullanma hakkına sahiptir. Benim bildiğim, kendi süzgecinden dahi geçirmeksizin biat ettiği üstelik de kurgusal olan sınırları belirsiz bir dış etkeni, yani erkekliği; bana, -evlat, yıllardır birlikte yaşanan insan vb. olarak bile değil- somut, canlı bir bireye tercih etmesi hem babama bakışımı hem iyi bir adam yani herhangi bir erkek modeli olarak o insana bakışımı çok etkiledi. Tabii erkekliğe bakışımı da...


NOT: Bu lafların üzerine iyileşecek kadar olan süreyi bile o evde geçirmek istemezdim. Şaşırtıcı bir biçimde genelde dominant olan annem bu konuşma boyunca hayli çekinik davrandı ama, iyileşme sürecinde beni eve getirmek konusunda da çekinik davranacağını sanmıyorum, hijyenik olması ve rahat ilgilenebilmesi için evde olmam gerekecek; ama bu iyileşme sürecimde nası bir iklim solumama sebep olacak onu henüz bilemiyorum.


* dürüst olalım, onu yazıp bir üst satıra bakınca aslında... "bak gör ben de ne yapıyorum" da biraz öyle galiba, kan bu çekiyo galiba :S ama ben rahatsız oluyor ve sorguluyorum en azından 

3 yorum:

  1. Dipnot.tv den blogunu dün öğrendim. Bir solukta tüm yazdıklarını okudum. Yüreğine sağlık:)
    Mutluluk bir seçimdir ve sen mutlu olma yolunda o kadar yürekli ve kararlısın ki , böyle olunca eminim senin için en büyük mutluluklar ve en önemlisi huzur çok ama çok yakında. Bu yazdıklarınla herkese örnek ve ibret olduğunu düşünüyorum. Harikasın söyleyecek başka bir kelime bulamıyorum. Şimdiden yolun açık olsun. Çok güzel haberlerini takip etmeye devam edeceğim :))
    Sevda

    YanıtlaSil
  2. aynen sevdaya katılıyorum ! :)
    Burcu

    YanıtlaSil
  3. Herkesin hayatı kendinedir. kendinden sorumludur. Seçtiğin yaşam senin tercihin.Yaşamından kimse sorumlu olamaz. Dini açıdan ise herşey Allah ile senin aranda.Ona hiç kimse karışamaz zaten. Babani ilgilendirecek bir konu değil aslinda bu. Baban maalesef bu konuda seni anlamamış o tamamen kendini ve çevresinin düşüncesini önemsemiş. Merak etme birkaç sene sonra o kadar pişman olacakki bu yaptığından bir zaman sonra neden etrafın dediğine önem verdimde evladımı sildim diyecektir. Her karanlık yolun aydınlığa çıkışı vardır. Bir şeye karar vermişsin o yolda gidiyorsun geri dönüşü olmayacak yada olsada çok zor olacak kararlar vermişsin,bu kadar ciddi bir değişime adım attığına göre sen akıllı bir bireysin ve nasıl istiyorsan öyle yaşamak durumundasın. Tam istediğin bir bedene sahip olduğunda sakın umutsuzluğa düşme bir an için bile olsa ,uygun bir iş bulup kariyer yapman seni belki dahada motive edecektir yeni dünyanda..

    YanıtlaSil

lütfen başlıkla ilgili yorum yazın, bana ulaşmak için transsicko@hotmail.com adresini kullanabilirsiniz