Bülent Ersoy

Bülent Ersoy'un "ben kadınım ayol!" dediğini ne zaman duysam... Sanki koca bir ülkenin hafızasının; onlarca film, yüzlerce gazete kupürü, binlerce fotoğraflık arşivinin bir anda silinmesini ve sadece biyolojik bir kadın olarak bilinmeyi istiyor hissine kapılırım ve onun için üzülürüm... Bu birçok transseksüelin en büyük dileğidir: "kimse bilmeden her şey bir an önce olsun bitsin ben de kadın/erkek kimliğimle yaşayayım." Bana öyle gelir ki; hayatlarının bir yarısından vazgeçmek isterler. Kendi kendilerini ötekileştirdiklerinden üstelik... Farkında olmadan...
Açıkçası ben hiçbir zaman onlardan biri olmadım. Ben farklı olmakla övünüyorum, farklı olmasaydım bunun üstüne bu kadar düşünmez herkesin yaptığı hataları yapardım, diyorum. Ben gözlemliyor ve sorguluyorum, kendi erkekliğimi kendim kuruyorum.
Cisgender (beden cinsiyeti ve cinsel kimliği uyumlu)  olsaydım "oğlum", "koçum", "aslanım"larla büyüyecektim ve sürekli pohpohlanan bir yerden kurulacaktı erkeklik benim için. Oysa bana sürekli "kızlar öyle yapmaz", "erkek gibi davranma", "saçını oğlan saçı gibi kestirme" dendi. Ben itirazlar üzerine kurdum erkekliğimi, bir kontra atak gibi. Aşağı yukarı tüm transseksüellerin hikayesi de benimki gibi değil mi? Kontra'yız hepimiz, trans zaten biraz da bu demek. O yüzden öyle transı baştan atıp sadece kadın/erkek demekle olmaz o iş...
"Trans erkek/kadın demek üçüncü bir tür yaratıyor gibi geliyor bazen, sonradan olmuş, imitasyon gibi bir vurgu yapıyor." diyenler var, haklılar. Negatif anlamlar yüklerseniz yapıyor bunları elbette.Velev ki ben "trans"a çok pozitif anlamlar yüklüyorum. Bir de düşüncelerinizin odağına penisi koyarsanız yapıyor o imitasyon vurgusunu. Ben odağa kişisel tarihimi koyuyorum.Geçmişimle, bunun bana kattıklarıyla cinsel kimliğimi tanımlamaktan da övünç duyuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

lütfen başlıkla ilgili yorum yazın, bana ulaşmak için transsicko@hotmail.com adresini kullanabilirsiniz