Cımbız // Metroseksüel

Daha önce de adını andım sanırım, feminist gazeteci Ayşe Düzkan'la az buçuk arkadaşlığımız var, mümkün olduğunda bir yemek yiyip LGBT hareketinden, feminizmden, trans olmaktan sohbet ettiğimiz akşamlardan birinde translarla ilgili konuşurken bana "kadınlıkla ilgili mesele tamamen kıl yönetiminde" demişti. Pazartesi'yi çıkaran feministlerden biri Ayşe, üçüncü dalga feminizm kuşağından değildir, o yüzden böyle demesine şaşırmamıştım; ama tam reddedememekle beraber bu görüşüne tam da katılmadığımı belirtmiştim, sakallarını pek de kesme gereği duymayan bir trans kadın arkadaşı örnek verip "[o] bence çuval da giyse kadın, bence mesele beden dilinde daha çok" demiştim sanırım; ama aklına çok güvendiğim bir kadın olduğu için söylediği de aklımda kaldı. Evet, bazı trans kadınlar için ilk iş lazere gitmek ve bazı trans erkekler için de kıllarını almamak, sakallı olmak neredeyse hayati önemde; bu bakımdan Ayşe biraz haklı; ama bunu bu kadar mesele etmeyen translar da "kıl yönetimi" dayatmasına karşı olan kadınlar da tanıdım. Buradaki önemli dönemeç dışlanma, ayıplanma korkusu. Kılını almayan da bunun derdinde kılı olsun isteyen de... Bana gelince, ben kadınlık deneyiminde faydalı görünen ne varsa hayatımda tutmak konusunda ısrarcıyım ve bu yüzden banyo aynamın önünde tıraş makinemin yanında cımbız duruyor. Ben (cüzdan müsade ettiğince) metroseksüel denilen adamlardanım sanırım : D

Bazı trans erkekler "erkek adam..."lı cümlelere pek düşkün oluyor, ben bu tip cümlelerden neredeyse rahatsız oluyorum. "Erkek adamın cımbızla ne işi var" diyenler çıkabilir; ama bence testosteron kullanan herkesin bir gün cımbıza işi düşebilir! : D En son bugün -babam gibi fiskıye bıyıklı olmak istemediğim için- adeta burnumun bittiği yerle aynı mikrometreden başlayan tüycük bıyıklarımın bir kısmını aldım (evet, acıdı; ama ölmedim :D ). Bayağı sık sakalım olmasına rağmen bıyıklarım yine sık; ama tüy sayılabilecek kadar zayıflar. Ağaç yaşken eğilir deyip zayıfken çektim üstten birkaç sırayı. Kaşlarımın arasında, elmacık kemiklerimin üzerinde çıkan tüyler de aynı akıbeti paylaşmaya mecburlar; çünkü ben aynada bakımlı, hoş bir adam görmek istiyorum; hayatıma, evime uygun gördüğüm düzen rejimine kıllarım da tabi, düzenli olunacak, işte o kadar : )

Yıllardır berberlerde de ağda, ip, cımbız kullanılıyor zaten. Ben gerekli oldukça yanakları falan aldırıyorum hatta; ama yine "erkek adam..." kafası yüzünden çok da ince iş yapmıyorlar, güzellik salonlarında kocaman ışıklı büyüteçlerle tek tek tüyler yolunurken berberde yapıştır ağdayı, çek ağdayı, tamam işte, olduğu kadar... Güzellik salonunda çalışan insanların şaşkınlıkları ve gereksiz konuşkanlıklarıyla uğraşıp üstüne de para vermektense evde kendim uğraşmak benim için daha tercih edilir bir şey doğrusu : )

Neyse lafı uzatmayayım, Ayşe'yi de bu vesileyle hatırladım, bence mesele kıl olup olmaması veya onlarla ne yaptığın değil. Madem bedenimizle rahat olmadığımız için çıktık bu yola, bırakalım da kıllarımızla da rahat olduğumuz şekilde bir ilişki kuralım. Kıllı ya da kılsız olmak değil aynada kendine hoş görünmektir bence esas olan. "Erkek adam..."lar, "kadın dediğin..."ler de benden uzak olsun, kimse kimin yazdığı belli olmayan farazi kurallarla birbirine tahakküm kurmaya çalışmasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

lütfen başlıkla ilgili yorum yazın, bana ulaşmak için transsicko@hotmail.com adresini kullanabilirsiniz