Happiness veya Pedofili

Görünen o ki, hayatımda sahip olmak istediğim şeylere…
Asla sahip olamadım.
Bu yüzden, hayatın beni sadece üzmesi sürpriz değil.
Mutluluk neredesin?
Seni o kadar uzun zamandır arıyorum ki…
Mutluluk nesin sen?
Bir ipucum bile yok.
Mutluluk neden, hep benden bu kadar uzak olmak zorundasın?


Bu sözler Happiness (1998) filminde çalan şarkının sözlerinden bir parça. Filmi yeni izledim, adına aldanmayın, filmde final sahnesine kadar mutlu kimse göremezsiniz... Hikaye kabaca şöyle: Hâlâ hayatının erkeğini arayan "kız kurusu" Joy, kendisine takmış işi de telefon sapıklığına vardırmış abazan yan komşusundan bihaber olan "yazar" Helen ve içlerinde normal bir evliliğe sahip olduğu düşünülen Trish adlı üç kız kardeş var. Helen'in psikolog kocası telefon sapığının da psikologu aynı zamanda... [Bu noktada hikayeyi anlatmayı bırakıyorum;çünkü film anlatmayı sevmem. merak eden izler, ben öneririm. Yok izlemem; ama merak ettim derseniz: http://burnout.blogcu.com/happiness_391319.html] Benim bu yazıyı yazmama sebep olan da o karakter zaten. Psikolog abimizle ilgili edindiğimiz ilk bilgiler psikologa gittiği, karısıyla bir süredir sevişmediği ve bir parka gidip mutlu insanları rastgele öldürmek konusunda fantezi kurduğu;belli ki bi derdi var diyoruz ve yönetmen 18. dakikada onu (11 yaşındaki) büyük oğluna aldığı dergiye bakarak arabasının arka koltuğunda mastürbasyon yaparken gösteriyor ve ilk soru işareti... Hikayenin devamında 11 yaşındaki oğlunun sınıf arkadaşlarından ikisine tecavüz eden psikolog polisler eve geldiğinde kendini freudyen bir şekilde ele veriyor ve ailesi tarafından terk ediliyor[filmden video parçaları almamı sağlayacak bir program bile bilmiyorum, umarım telefonum işe yarar ve üzgünüm ingilizce olacak]:

Konuyu açması için göstermek istediğim iki sahne daha var [Hırsızlığa girmiş oluyo mu şimdi bu]:
1) Biraz backround için anlatıyorum burdaki güzel çocuk babasının "eşcinsel olmasından şüphelendiğini" söylediği biraz feminen bir erkek çocuğu. Arkadaşında yani psikologların evinde kaldığı gece uyku hapı katılmış sandöviçi yiyor ve uyandığı sabah rahatsızlanıyor, istifra ediyor ve psikologumuz onu evine bırakıyor. İzlenecek olan sahne bir sonraki sabah.


2) Cinselliğini keşfetme aşamasında psikolog babasından yardım alan Billy(11 yaşındaki büyük oğul) okulda babasıyla ilgili anlatılanları konuşmak için babasının yanına geliyor.

Tartışmadan önce Pedofiliyi açıklayalım. Etimolojik olarak pedo + fili. pedo, "pedagoji" deki çocuk fili'yse "nekrofili" (ölü sevicilik), "filosofi"(bilgi sevgisi) sevgi, seven... Yanisine gerek yok... Amiyane tabirle filmde de işlenen şekliyle"oğlancılık" halbuki bu da cinsel yönelim ve kimlik gözetmeksizin her çocuğun başına gelebilecek bir şey. Bakalım CETAD ne diyor:
Tanı Ölçütleri
A. En az 6 aylık bir süre boyunca, kişinin ergenlik dönemine girmemiş bir çocukla ya da çocuklarla (genellikle 13 yaşlarında ya da altında olanlarla) cinsel etkinlikte bulunma ile ilgili yoğun, cinsel yönden uyarıcı fantazilerinin, cinsel dürtülerinin ya da davranışlarının yineleyici bir biçimde ortaya çıkması.
B. Kişi, bu cinsel dürtülerine göre davranmaktadır ya da bu kişinin cinsel dürtüleri ya da düşlemleri (fantezileri) belirgin bir sıkıntıya yada kişiler arası sorunlara neden olmaktadır.
C. Bu kişi en az 16 yaşındadır ve A Tanı Ölçütündeki çocuk ya da çocuklardan en az 5 yaş daha
büyüktür.
*11-12 yaşlarında biri ile cinsel ilişki sürdüren geç ergenlik dönemindeki bir kişiyi buraya
katmayınız.
Erişkin birinin sürekli ya da tekrarlayıcı bir biçimde çocuklarla cinsel ilişkiye girmesi ya da böyle fanteziler kurarak uyarılmasıdır. Daha çok karşı cinsten bir çocukla ilişki görülse de aynı cinsten çocukları da kullananlar vardır. Çocukları ilişkiye daha çok kandırarak veya tehdit ya da şantajlarla ikna ederler ancak bazen şiddet uygulama davranışı da gösterirler.
Bunlardan benim anladığım; pedofili, basitçe, genç ergenliğini tamamlamış birinin (18diye düşündüm) ergenliğe girmemiş veya yeni girmiş birini arzulaması olarak tanımlanabilecek bir parafili (cinsel davranış sapması)dir. CETAD tanımına bakarak bir çocukla böyle bir bağ kurmanın pedofili tanısı için şart olmadığını anlıyorum.
Pedofili bir hastalık, acizlik;diğer yanda bir çocuk... Yetişkin karşısında karar verme yeterliliği ve olgunluğu olmayan, savunmasız... Kimi suçlayacağız?İÜ. Çapa'dan Prof. Dr. Şahika Yüksel Radikal'e verdiği röportajda şöyle demiş: "pedofiller bir ruhsal hastalık olarak değerlendirilmekle birlikte pedofil bir kişi kendisini ve çevresini değerlendirebilen, bunun uygun bir davranış olup olmadığını ölçebilen bir kişidir" yani en azından hayata geçirmemek seçimine sahiptir diyor. Happiness'te, psikolog, görüyorsunuz o arzuyla baş etmeye çalışıyor sonra oğluna anlatırkenki sahneye bakın "yapardım yine" diyor. Adam hastalık karşısında aciz. Bu, edimin çirkinliğini (siz çirkinden 50tane kadar daha çirkin sıfat türetin) onaylayabileceğim anlamına gelmiyor, kabul edilebilir değil. "Ehliyetsiz" yani savunmasız olan çocuk için zararlı olan da edim olduğuna göre... Edimi nasıl durdurabiliriz diye düşünüyor insan elbette! baktım, pedofilinin tedavisi yok. Ş. Yüksel "var mı tedavisi?" diye sorulunca aynı röportajda şöyle demiş: "Oldukça zor, doktorlar bunun tedavisiyle uğraşmıyorlar ve tedavileri ile ilgili çok az bilgimiz var. Bizim kaçınmamız da var. Tedavide cerrahi yöntemler de kullanıldı. Psikoterapiler geliştiriliyor. Depresyon türünde bazı ilaçların işe yaradığı biliniyor. Ciddi tedavilerin sonuçların yüzde 35-40'a kadar istismarın kalktığı biliniyor. Dünyada ergenlik devresinde istismar yapan kişilerin tedavisinde gelişmeler ve ciddi yatırımlar var." Acil çözüm istiyorsak pedofili tedavisi henüz kayda değer değil. Saldırının önünü kesemiyorsan tek çözüm ÇİN SEDDİ! Zaten çok koruyucu olan bir toplumda daha fazla korumayı mı öneriyorum? Kızlarımızı tekrar eve kapayalım mı? Malesef ensest de çok yaygın... Daha içerden bi yerden set çekmeli.
Düşünüyorum da fırlama görünmekle birlikte o kadar naif bir çocuktum ki... Kaçırılma ihtimalime karşı "yabancılarla gitme", "yabancılardan bir şey alma" diye sıkı sıkı tembihlenmiştim mesela ama neye karşı korunmaya çalıştığımı bilmezdim. Büyümeye de çok meraklıydım. Şimdi düşününce... Anlamazdım, biliyorum. Anlatılmadığı için anlamazdım. O yüzden çocuğuma anlatacağım, "kimsenin sana istemediğin bir şey yapmasına izin verme" diyeceğim "rahatsız olduğun bir şeye karşı çıkmak, itirazını dile getirmek konusunda cesur ol diyeceğim" bu lafın bana karşı da kolayca asileşebilecek bir çocuk yaratacağını bile bile:)
Cinselliği bilmeyen ve konuşmayan toplumu suçluyorum ben, pedofillerden daha da fazla; çünkü bastırılmış cinselliğin parafillere yol açmak ve ona karşı korunma ihtimalini azaltmak gibi 2yönlü bir suçu olduğunu görebiliyorum! Cinselliği konuşun...

1 yorum:

  1. Yazında geçen özellikle "Cinselliği bilmeyen ve konuşmayan toplumu suçluyorum ben" kısmı aklıma Aysel Gürel'in bir sözünü getirdi; yazmak istedim...

    "Benim ülkemde kadın, genital organlarından bahsetmeden, vajinasının, üretrasının, memelerinin adını kullanmadan bu organları üzerine konuşmayı başaran bir dil devrimcisidir." Aysel Gürel

    Ah, ne kadar (maalesef) doğru ve acı...

    YanıtlaSil

lütfen başlıkla ilgili yorum yazın, bana ulaşmak için transsicko@hotmail.com adresini kullanabilirsiniz