7. Ay Da Biterken

Geçen gittiğim partide yeni tanıştığım Amerikalı-Türk biriyle sohbet ediyorduk; neden içmediğimi sordu, hormon kullandığım için içmememin daha iyi olduğunu söyledim, "ne kadar oldu" dedi, bir düşündüm... 8 aya yaklaştı dedim.

T ve 8 Ay

bu 8 ay nasıl geçti bunu anlatmalıyım bence... yo, 8 değil 11 ay öncesinden anlatmalıyım!

Geçen sene bu zamanlar endokrin sonuçlarımın gelmesini bekliyordum, hemen internetten araştırmaya koyuldum, hangi ilaçlar ne kadardı, ne sıklıkla vuruluyorlardı, ne sıklıkla kan testi yaptırmam gerekirdi, bir diyet yapmalı mıydım???? Binlerce soru... Ulaştığım kaynaklar sigara ve alkolü kesinlikle bırakmamı, yumurta ve yağı azaltmamı, en azından "hafif tempolu koşu" gibi bir tane seçip düzenli spor yapmamı öneriyordu. Sigara zaten içmiyordum, alkol de vazgeçilebilir bir şey diye düşündüm, peki nargile? dayanamadığım bir keyif... Onu da çıkardım gözden! Tereyağ, her yemeğin lezzeti! Azaltacaksın demek ki delikanlı, dedim kendime : ) Yumurta seyreltilebilirdi, ama yediğim ürünlerin ne kadar çoğunun yumurtalı olduğunu fark edince onu da senede birkaç ile sınırlamaya karar verdim. Her birinin nedeni ulaştığım kaynaklarda yazıyordu, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskim artacaktı, bunlar önlemdi. Sigara ve alkol "kontrendike"ydi; ama o zamanlar bunun tam olarak sebebini bilmiyordum, içsem mesela hangi riski almış olacağımı bilmiyordum (buraya sonra döneceğim).

Böylece hormon serüvenimden aylar önce hormonla ilgili önerilerin hepsini dikkate almaya başladım. Sadece sporu, günlük değil hafta da bir olarak yapabilmem mümkündü onun dışında hormon kullanan birçok kişiden daha kurallıydım.

Ağustos başında ilk iğnemi oldum. enjeksiyon yapılan kas birkaç gün ağrıdı ve sıcaktı. Çocukluğu boyunca kas içi enjeksiyon (Penadur) yaptırmış biri olmanın tecrübesiyle enjeksiyondan yarım saat kadar sonra koşuya çıktığım için yine de hafif atlattım. Penadur'un yanında bu neydi ki : )
İki hafta geçtiğinde hiçbir şey olmamıştı, yumurtlama dönemi bile eskisinin aynıydı, biraz hayal kırıklığı yaşamıştım açıkcası," tamam, "ilaç kastan zamanla, yavaşça salınır" diyordu prospektüs ama bu kadar mı yavaş yani! " diye düşünmüştüm. Diğer taraftan tüylerim sanki artıyordu ama, çok kıllı bir adam olmak hayallerimin arasında yoktu! Libidom artmıştı, kaslarım gergindi; ama bunları hormona bağlayabileceğimden emin olamıyordum. Kısacası ilk izlenimlerim pek hoşuma gitmemişti.

Bir ay geçtiğinde, sesimde bariz bir çatlama vardı; 6. haftada net bir şekilde kalınlaşmıştı. Yumurtlama denen illet de etkilemişti(bir daha da olmadı), işler yoluna giriyor, diye düşündüm : ) İkinci iğnenin zamanı da gelmişti, oldum. Ayva tüylerim, çatlak sesim, yağlı- siyah noktalı cildimle ergenliğin en berbat aşamasındaydım...

Beşinci ayda, ayva tüylerimin rengi koyulaşmaya başladı, göğüs tipi kıllanma ve buna bağlı kaşıntılar vardı,neremde tüy çıkacaksa orası sivilceleniyor ve kaşınıyordu. Bacak içlerimdeki varla yok arası tüyler koyulaştığı gibi bacaklarımdaki kıllar da babamı falan sollamıştı. "Yurdum ayıları" gibi yumak yumak kıllı olmak istemediğime emindim. Valla çok canım sıkarsa lazer mazer bakarız bi çaresine, sıkamayacağım buna canımı dedim en sonunda : ) Sesimi kontrol etmekte en çok zorlandığım dönem bu dönemdi, taklit için sesimi inceltmeye çalıştığımda dehşet, rahatsız edici bir ses çıkıyordu veya hiç çıkmıyordu, eskiden güzel ve eğitimli olan sesim hormonun 5. ayında kendi kendime mırıldanacak olsam katlanamayacağım kadar kontrolsüz bir hal almıştı. Ama vücudum kaslanıyordu, kollarım özellikle çok belirginleşmişti, hoşuma gidiyordu; ama tartıda bunun bana kilo olarak döndüğünü gördüm, daha mı iştahlıydım, belki... belki de hareketsiz kalmıştım? Yine bunu hormona bağlayıp bağlayamayacağımdan emin olamıyordum, baba-ağabey-arkadaş birine soramadım; erkeklik deneyiminin bu ilk aşamasının -diğer aşamaların aksine- kadınlık deneyiminden de mahrem bir yanı olduğunu gördüm. Özellikle bir trans olarak buna cesaret etmek çok zordu, çok yakınımda beni destekleyen insanların arasında erkeklerin ne kadar az olduğunu o zaman fark ettim. Bunu ben mi seçmiştim, bu benim erkekliğimle ilgili bir ölçüt olabilir miydi?? Demek istediğim, hormonun yaptığı her dokunuş beni kendimi keşif yolculuğunda yeni bir yere taşıyordu ve o tempodan daha hızlı bir temponun hiçbir organizmaya duyuşsal anlamda iyi gelmeyeceğini o zaman çözdüm... Toplum, insan,aile gibi organizmaların kırılmalardan çok değişimlerle farklılaşırsa psikolojik olarak daha sağlıklı bir uyum sağlama dönemi yaşayacağına inancım arttı.

6. ve 7. ayda yukarıda yazdığım: ses, yağlanma, kıllanma gibi değişimleri kontrol altına almaya veya onlarla uyumlu hale gelmeye çalıştım. Günde veya en geç bir buçuk günde banyo yapmak adetimi günde bir bazen iki olarak değiştirdim, sesimi idareli kullanmaya gayret ettim, ses taklidi yapmamak komedi yaşantımın sonu olmadı : D Bunlara ek olarak birden ve çok yüklenince kas ağrısı çekmeye başladım, omuzlarım ve yüzüm genişledi, hala sadece gölge gibi görünseler de "sakalımsı"larım oldu.... Daha birçok şey.

Ve ilk kez bugün aynaya baktığımda farklı birini gördüm, önceden tam tespit edemediğim birtakım değişikliklerin izini ararken bugün baktığımda eski yüzümün izlerini aradığımı fark ettim... Değişiyorum. Bu beni sanıldığı gibi aşırı mutlu etmiyor, bunu doğal karşılıyorum, sadece ideal benliğime yaklaştığım için, kendime hak ettiği saygıyı-değeri gösterdiğim için aynada gördüğüm yüze gururla bakıyorum

1 yorum:

lütfen başlıkla ilgili yorum yazın, bana ulaşmak için transsicko@hotmail.com adresini kullanabilirsiniz