Prayer For Bobby

Pride Haftası kapsamında iki film gösterildi ki ikisi de birbirinden beter dağladı beni. İlki, en bilindik trans erkek filmi: Erkekler Ağlamaz/ Boy's Don't Cry. Üçüncü izleyişimdi galiba, yönetmeniyle söyleşi yapılacağı için yüreğim yettikçe izledim; ama son yarım saatinde falan çıktım sanıyorum, dayanamadım. İkincisi, başlıktan da anlaşıldığı üzere Prayer For Bobby: inançlı ve dominant bir Hristiyan annenin onun kadar inançlı ve gey çocuğu olan Bobby'nin yaşadıkları, intiharı... Sonra annesinin pişmanlıkla karışık doğru bilgiyi arayışı ve bir aktiviste dönüşüşü... Bobby öldükten sonra... Hikayenin anlattığım kadarı bile gayet fena gözüküyor değil mi, fragmanını şöyle bir izleyin... Ağlama garantili bir film ve her ebeveynin izlemesi gerek sanırım, çocuklarını kaybetmeden önce.
Ben de ailemle benzer bir noktaya geldim, Bobby gibi "ya kabul et, ya beni unut" deseydim, belki benim ebeveynlerim de "benim transseksüel çocuğum yok" diyebilirlerdi Bobby'nin annesinin "benim gey oğlum yok" dediği gibi... Demediler, daha aşağı kaldıklarını da söyleyemem, bu diyalog başka sözcüklerle geçti sadece aramızda... Ama küsmek ya da geride bırakmak bana çözüm gibi gelmiyordu, o yüzden kırgınlıklarımı gözümden uzak bir yere kaldırıp yeniden yeniden yeniden denedim, yeniden kırıldım, yeniden anlaşılmadım, yeniden denedim... Biliyorum ki ebeveynlerim ne olursa olsun beni kaybetmek istemezdi; ama inatla ve inançla bildiklerine tutunarak beni vazgeçirebileceklerini düşündükleri sürece beni kaybetmeyi göze alabilecekleri blöfünü bana karşı kullanmayı denemeleri de mümkündü... Bobby'den farkım belki bunları öngörebilmiş olmaktı... Bunu elbette ki özellikle Listag, Lambdaİstanbul gibi bağlantıda olduğum derneklere borçluyum. Filmden sonra karşılıklı kırmızı gözlerle Listag anneleriyle birbirimizi kucakladık, bu yazıyla onları bir kez daha kucaklıyorum...

1 yorum:

  1. ben erkekler ağalamz filmini 2001 yılında izlemiştim o zamanalar 16 yaşımdaydım ve 1 hafta kendime gelememiştim. tomboyuda sayende izlemiş oldum. ve karakterin yaşadıklarını sanki kendim yaşıyormuşçasına içim acıdı. düşündüğün zaman aslında bir çok insanın bana göre katlanamayacağı kadar zor bir hayat yaşıyoruz. bu bizi yaradanın nezlinde özel kılmazmı?? alkim

    YanıtlaSil

lütfen başlıkla ilgili yorum yazın, bana ulaşmak için transsicko@hotmail.com adresini kullanabilirsiniz