"Kusura Bakma"

Bir süredir bir sürü başka şeyle uğraştığım ve anlatmaya değer gördüğüm bir şey yaşamadığım için bloga yazı yazmıyordum, hatta birkaç arkadaş blogu boşladın açıp açıp bakıyorum yeni yazı yok diye sitem ediyordu. Boş duruyor da değildim aslında; hastaneye, adliyeye, birçok etkinliğe gidip geliyordum; ama net gelişmeler olduktan sonra yazmak üzere erteliyordum bloga yazmayı... Bugün yazıyorum; çünkü... Sanırım bu içsel yorgunluğu burada paylaşmanın bana iyi geleceğini düşünüyorum. Yine bir yol hikayesi bu, daha önce de yol hikayeleri anlatmıştım (http://upgradingsouls.blogspot.com/2009/03/itiraz-etme-sen-erkeksin-peki.html veya http://upgradingsouls.blogspot.com/2009/05/bu-sefer-otobus-degil-tren.html) ; ama bunu diğerlerinden ayıran bir şey var, o yazıları yazdığım dönemde daha hormona başlamamıştım bile, sürecin o kadar başındaydım ve dışarıdan ya "oğlan" ya da "arada bir şey" olarak algılanıyordum. Şimdi 38 aydır hormon kullanan biriyim, beni gören birinin benim anadan doğma bir erkek olduğum konusunda bir şüphesi hiç olmuyor artık, hatta bir sebepten transseksüel olduğumu söylersem çoğu zaman bana inanmıyorlar... Bazen onları bende dişil herhangi bir şey arayarak yüzüme bakarken yakalıyorum, bazen o kadar inanmıyorlar ki... Durun, önce hikayeyi anlatayım:


Yine bir etkinlikte konuşmacı olmak üzere Kıbrıs'a gittim bu haftasonu. Etkinlik Kuzey ve Güney Kıbrıs'taki iki derneğin ortak çalışması olarak "ara bölge" diye tabir edilen tarafsız bir yerde Rumca, Türkçe, İngilizce olmak üzere 3 dilde simultane tercümeyle yapılan, sağlık ve eğitim konularına odaklanan, mükemmel organize edilmiş ve iyi yürütülen bir etkinlikti. Gerek Rum gerek de Türk tarafından arkadaşlarım çok kucaklayıcı, çok ilgili, çok sıcaklardı. Cumartesi günü bana ayrılmış olan yaklaşık bir buçuk saatte trans erkeklerin günlük hayatta yaşadıkları zorlukları, yasadan, kimlik değiştirmenin kolay olmamasına ek olarak geçici kimliklerin var olmamasından ve sağlık düzenlemelerinden kaynaklı problemleri ve bunların trans erkeklerin psikolojik durumunu nasıl etkilediğini anlattığım bir çalıştay gerçekleşti. İlk kez bir trans erkekle tanışan belki 20 küsur kişi neredeyse tek tek orada bulunmamdan çok mutlu olduklarını, çok güzel bir etkinlik olduğunu söyledi... Güney Kıbrıslı iki trans erkekle de tanışma şansım oldu, biri 1 yıldır hormon kullanıyormuş, öyle dedi arkadaşlar... O, o kadar utangaçtı ki sadece blogun adresini istedi ve sonra pek konuşmadık... Diğer arkadaşınsa kafası biraz daha karışıktı, o İngilizce de konuşmadığı için arkadaşların yardımıyla biraz sohbet ettik, sadece memelerinden rahatsız olduğunu; ama Güney Kıbrıs'ta cinsiyet geçiş süreci hiç olmadığı için ne yapacağını bilmediğini, insanların cinsiyetinden emin olamadığı için ona dik dik baktığını ve sonra memelerini gördüklerinde ona kadın gibi davrandığını; ama kendinin kendisini erkek olarak algıladığını anlattı, ameliyatın çok acılı olup olmadığını sordu, değil dedim, süreleriyle iyileşmeyi anlatmaya çalıştım, ameliyat ücretini, Türkiye'ye bile gelip bu ameliyatı olabileceğini, laf bir yere geldi ki o çevirilerin kifayetsiz kalacağını anladım ve eğer rahatsız olmazsan sana gösterebilirim dedim, gösterdiğimdeki heyecanını mutluluğunu görmeliydiniz, hemen kız arkadaşının yanına koştu, neredeyse çocuk gibi kolundan çekiştirerek "hiç iz yok biliyor musun, aynı, çok güzel" gibi şeyler söyledi, gözleri ışıl ışıldı, o kadar iyi hissettim ki onu öyle görünce, tarif edemem... Velhasıl etkinlik bana kendimi çok çok iyi hissettirdi, iyi geldi, enerjimi yeniledi. Pazartesi uçak saatime kadar arkadaşlarla biraz gezip vedalaştıktan sonra Kıbrıs'tan ayrıldım.

O çalıştay sırasında, "örneğin buraya gelirken biletimi almak için gişeye gidip kimliğimi uzattığımda görevli önce 'hanımefendi nerede' diyecek oldu sonra fotoğrafın benim olduğunu görünce lafın yarısını yutup şok içinde biletimi kesti, hep yaptıkları gibi iyi yolculuklar demeyi bile unuttu ve pasaportumun süresi dolduğu için nüfus cüzdanımı kullanarak Kuzey Kıbrıs'a geldim ve bizde kimlikler sizdeki gibi tek renk değil, iki renk, ben kimliğimi henüz değiştirmediğim için, sürekli, 'acaba bizde kimliklerin iki renk olduğunu biliyorlar mıdır, acaba beni almazlar mı, acaba sorarlar mı' diye düşünüp, kaygılanıp durdum..." demiştim. Artık hissi kablel vuku mudur nedir... Kıbrıs'ta kimlik rengi meselesini bilmeyen görevlilere denk geldim diyebilirim, 1-2 kişi de bir işkillendi gibi oldu; ama yeltenip sormadılar; fakaaat memleketin gümrüğünden geçerkeeen film başladı:
- Kimin kimliği bu?
-Benim kimliğim.
- ... xxxxx sen misin?
- Evet, benim adım.
- ...??? Ne oldu sana kimliği yanlış falan mı vermişler?
- Hayır, ben transseksüel olduğum için o kimliğe sahibim.
- ... tamam, şuradan geçebilirsin.
İşlemler tamamlandığında, " yine sebepsiz yere kendimi açıklamak zorunda kaldım" diyordum kendi kendime, bıkkındım; ama en azından memurun kötü niyetli olmaması daha az kötü hissetmeme sebep olmuştu, kimliği çaldığımı, kopyaladığımı falan düşünmemişti de yanlışlıkla verildiğini düşünmüştü, bakışları falan iyi niyetli ve naifti mesela yanlış mı vermişler derken... "Eh, neyse... Üzmeyeyim kendimi bunla, alıştım artık zaten" gibi cümlelerle kendimi avutup valizi almaya yönelirken aynı ses:
- Delikanlı kusura bakma, seni rahatsız ediyorum; ama kimliğini tekrar alabilir miyim sistemden kontrol etmek istiyorum, dedi.
- Buyrun, şöyle kenara geçelim, dedim. Kenara geçtik, "buyrun bu kimliğim, bu üniversite kimliğim, bu da pasom. Hepsinde aynı ismin ve kimlik numarasının yazdığını görebilirsiniz, dedim. Sinirli değildim; ama buna benzer olayları sık sık yaşadığım ve artık bundan sıkıldığım sesimden anlaşılıyordu.
- Yo, sistemden kontrol etmek istiyorum, onun için istedim, dedi
- Tamam, dedim, kimliği eline verdim ben de oracıkta valizimi açtım duty free'den aldıklarımı valize sığdırmaya çalışmaya başladım. Açıkçası umurumda bile değildi kimlikle ne yapacağı, pisliğinden yapıyor olsaydı şüphesiz üstüne giderdim; ama emin olmak istemesini bir şekilde anladım, sonuçta orası gümrüktü...
Ben valizle uğraşırken polis kabinlerinde bul karayı al parayı cinsinden bir trafik oldu biri birinden çıktı öteki ötekine girdi beriki kafasını uzattı bilmem ne : D bir ikisinin bana doğru bakışından trafiğin benle ilgili olduğunu anladım, hatta bir tanesi apış arasını diyeyim kaşıyarak kabininden çıkarken göz göze geldik. Tekrar başımı valizden kaldırdığımda 3 polis bana doğru yürüyordu ve valize eğilmiş olduğum için pek de güçlü hissedemedim o bir an için. Düşünmeme fırsat kalmadan işlemimi yapan memur "tekrar kusura bakma, buyur kimliğini" dedi, aldım, diğer polislerden biri " bir kalk bakalım ayağa, göreyim seni" dedi, o anki şaşkınlığımı tahmin edebilir misiniz? "Neyime bakacak ulan?!" dedim kendi kendime, doğrulurken "üstümü mü arayacaklar, bacak aramı mı yoklayacaklar, dertleri ne bunların?!!" diye düşünüp duruyordum. "Üzerimde şort var, sakallarımın bir kısmı uzun, neyi görmeye ihtiyaç duyuyo bu?!" diyorum... Ayağa kalktım, merak ederek bile değil, markette bir peynirin üstünden gözü geçer gibi şöyle bir saniye baştan ayağa baktı bana, "tamam" dedi. Kendimi çok... acayip hissettim, bunu da görmedim dememek için daha iyi görebileceği bir pozisyonda olmamı istemişti sadece. Kafesteki ucube... O ve yanındaki diğerinin benden konuşarak ilerlediğini görünce sabrım taştı artık. Saldırgan sayılabilecek bir sesle "sorularınız varsa cevaplayabilirim!" dedim. İşlemimi yapan ve o konuşmaya katılmayan memur hemen geri geldi, "delikanlı, lafa da kusura bakma diye başladım, kontrol etmem gerekebileceğini düşündüm, amacım seni rencide etmek değildi..." gibi aslında birçok yetkiliden duyduğum cümleleri söyledi; ama o samimiydi, hep karşılaştığım(ız) "hadi sen de uzatma artık...!" cinsinden bir tavrı yoktu, "ne var canım, tuhaf işte, sen de biliyorsun" gibi bir tavrı da yoktu, "görev gereği bir yerde" dedi mahçup sayılabilecek bir tavırla... Ben de gerginliğimi bastırdığım belli olacak şekilde makul bir seviyede tutmaya çalışarak "kimliğimi tekrar kontrol etme ihtiyacı hissettiniz ben de verdim; çünkü bu görev gereği olabilir diye düşündüm; ama buraya iki başka polisle gelmek görev gereği değil, rencide edici oluyor" dedim. "Sistemin şifresini o biliyor, kontrol etmek için ona sormam gerekti, o da ardıma takıldı; ama haklısın, o yanlış oldu, kusura bakma tekrar, o yanlış oldu" dedi aynı samimiyetini ve anlayışını koruyarak... Ben de "tamam... kolay gelsin size de" deyip ayrıldım oradan. Ne kaçar gibi hızlı, ne çökmüş gibi yavaş... Dik, kontrollü, sağlam olmaya çalışarak... Her zaman yaptığım gibi... Ne bana acısın istedim ne de kendime acıyacağım histerik bir moda girmek; ama bir kocaman OOOoooofff dedim, yine de soğumadı içim.

7 yorum:

  1. Mavi kimlik almaniza ragmen mi bu sorunlar ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hayır bu kimliğim değişmeden önce olan bir olay

      Sil
  2. Kimlik aldıktan sonra da herhangi bir sorunla karşılaştın mı ? iş imkanları açısından falan da ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır. sırada askeriye işleri var gerçi orada karşılaşacağımı sanıyorum,bakalım

      Sil
  3. Sen yine insanına denk gelmişsin abi.. buralarda öyle aptal yaratıklar !! var ki... insana öyle bakıyorlar ki.. sen de nesin nerden geldn ?? der gibi.. ve biz bunlarla her gün karşılaşıyoruz karşılaşmak zorunda kalıyoruz.. ve ne yapsak da elimizden bişey gelmiyor. en fazla sinirlerimize hakim olamayıp küçük çaplı bir tartışma çıkıyor... o da daha çok bizi yıpratıyor zaten.. sana çok imrendim açıkçası ama az kaldı ben de başarcağım.. önce önümdeki kçk engelleri aşmam lazım.. para gibi...

    YanıtlaSil
  4. abi ben sana ulaşmak istiyorum çğrenmem gereken şeyler var senden ama e posta ile bağnamıyorum sana nasıl yapcaz ??? bi yardımcı olabilir misin?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. facebook veya mailden ulaşabilirsin. facebook adresi diğer blogda iletişim bölümünde var.

      Sil

lütfen başlıkla ilgili yorum yazın, bana ulaşmak için transsicko@hotmail.com adresini kullanabilirsiniz