Erkek Muhabbeti

Nerede bir leylek sürüsüne denk geldim bilmiyorum, Temmuz 29'dan beri kendi evimde 10 gün kalamadım. 15 gün İstanbul, 3 gün Ankara, sonra 2 gün İzmir, sonra 4gün Ankara, 1 hafta Bodrum (Gümüşlük), 2 gün önce geldim 6sında tekrar İstanbul'a yolcuyum... Okurken siz yoruldunuz, bir de beni düşünün... "Ooh ne güzel geziyorsun" diyen de vardır eminim; ama vallahi çoğu iş, iş olmayan da danışmanlık falan derken işle doluyor ister istemez... Neyse konu bu değil.

Erkek Muhabbeti diye bir projesi var SOGEP'in, Erkeklik deneyimini açmayı, erkeklere erkekleri konuşturmayı hedefleyen, tipik "bilinç yükseltme toplantıları" ve atölyelerden oluşan harikar bir şey. Daha önce de "eğitmen" olarak katılmıştım; ama bu sene projeyi İstanbul yerine Gümüşlük'te bir kamp şeklinde organize etme kararı almışlar, ben de daha etkin bir şekilde parçası oldum. 5 gün ,15 tane 18-25 yaş arası erkek katılımcı, birkaç eğitmen, bungalovlarda ortak yaşam, deniz... Açıkçası nasıl olacağını çok merak ediyordum biraz da endişeliydim... Meme ameliyatımdan gerçekten çok iyi sonuç almıştım; ama acaba o kadar erkeğin arasında dikkat çeker miydi, deniz şortum üzerime yapışınca bu birilerinin gözüne takılır mıydı; giyinmek, soyunmak, aynı odayı paylaşmak gibi pek çok trans erkek kaygısına ek olarak "erk-ek muhabbeti"ne katlanmak zorunda kalır mıyım, sıkılır mıyım diye de aklımdan geçiyordu; atölyelerin, özellikle de trans erkeklik atölyesinin başarılı geçmesi için kafa yorup duruyordum. Ve -benim için- radikal bir karar aldım: trans erkek olduğumu trans erkeklik atölyesine kadar söylemeyeceğim, atölyenin içeriğini de bilmeyecekler, eğer kendileri o zamana kadar anlamazlarsa atölyede açıklayıp hepsini ters köşeye yatıracağım! Bu blogu okuyan herkesin bildiği gibi ben herkese açığım, söylememeyi beceremiyorum, laf ucundan kıyısından geldiği anda "ben üniversitedeyken..." der gibi "trans erkeğim" diyiveriyorum :D Çenesini tutabilen, bir şeyler gizleyebilen daha doğrusu buna efor harcamayı zul gören de bir insanım... Becerebilecek miyim bilmiyordum açıkçası; fakat trans erkeklik yani gizlenmiş adıyla "Erkeklik -2" atölyesinin başarısı buna bağlıydı.

Katılımcılar geleceği gün, son anda iptal edilen bir üyenin yerine ortak karar ve referansımla bir trans erkek daha çağırdık. Bu eski ev arkadaşım olan kişi, gideceğimi duyunca içinin yağları erimiş olan, konuyla da ilgili biriydi, kısmetinde varmış. İlk o geldi, sonra biri biri biri daha derken bir baktık, katılımcıların dağılımı: 1 trans erkek, 8-9 gey, 4-5 heteroseksüel cisgender : D Erkekliği problem edinenlerin çoğunun -maalesef- erkeklikten sille yiyenler olduğu ortaya çıktı... Neyse akşam yemeği, sonrasında sohbet derken, Boğaziçi LuBUnya'dan olduğunu muhabbet sırasında öğrendiğim birkaç gey katılımcıyla konuşuyorduk,isimler falan da geçince, "aa biliyor musun" dediler, "ee evet, İÜ Radar LGBT öğrenci topluluğu var ya, onun ilk ekibindeydim ben, LuBUnya'da yeniydi, o zaman çok gidip geldim" deyiverdim mi! Tüü dedim sonra, kendimi ele verdim ilk akşamdan! Neyse ki konu o an kaynadı.

Korktuğum gibi "erk-ek muhabbeti" dönmüyordu, o açıdan rahattım; ama ağzımdan kaçırmayacağım diye de gerildim durdum. İlk gün "kavramlar" diye bir oturum vardı, ben yürütüyorum, biyolojik cinsiyet, gender (toplumsal cinsiyet), gender role, cinsel yönelim, aseksüel, biseksüel, panseksüel, interseks anlattım. Bu arada diğer arkadaş da trans erkek olarak açıldığı için artık kondurdular herhalde gözüyle bakıyorum. Hep Lubunca hem hetero muhabbetine aktif katılıyorum, bir laf oluyor kız arkadaşımdan bahsediyorum, bir laf oluyor Lambdaİstanbul'dan; ama hiç tepki yok... Denize girmeye gittik bu arada hep beraber, orada da kimse farkında değil... 3. gün atölye nasıl olacak diye dertlendim durdum kısacası : D Kimse birbirinin cinsel kimliğini yargılamıyordu ortamda, öyle bir kaygım yoktu; ama atölye amacına ulaşacak mı diye meraktaydım.

3. gün oldu, arkadaşlıklar iyice ilerledi, öğleden sonra Erkeklik-2 oturumu için tüm oturumlardan başka bir yerde, dışarıda bir yerde minderlerimizi yere attık başlar merkeze gelecek şekilde çiçek olduk ortaya da ben oturdum, dedim ki: "yapacağımız şey hep birlikte bir hikaye yazmak, aynı kişi olmaya devam edeceğiz; ama aynı hikayenin parçası olacağız tek istediğim başınıza dokunduğumda hikayeyi kaldığı yerden devam ettirmeniz ve elimi şaklattığımda susmanız", açtım klasik müzik... Bir yandan rüzgar yaprakların arasında geziyor fış fış sesler çıkararak, börtüler böcüler, müzik derken herkes gevşedi... Sonra başladım: "uykuyla uyanıklık arasındaki o andasınız, uyanmak üzeresiniz, gözleriniz yavaşça aralanıyor ve yataktan kalkmaya yavaaş bir hazırlık için yana doğru dönüyorsunuz... fakat, göğüs bölgenizde sizinle birlikte hareket eden bir şey daha var, elinizi bir attınız ki meme!" "Ne yaparsın?la hikayeyi devrettim, sıkışma hissi, anlamlandıramamak, bu yüzden açılamamak, kime güvenip açılacağını kestirememek, çözümsüzlük gibi trans bireylerin aşina olduğu duygulardan, kıyafetlerden, hastanede sekreterden doktora sağlık çalışanlarının tutumlarına kadar pek çok sorunlu alandan geçtik hikayede, parasını verip özelde meme ameliyatı olmaya karar verdi katılımcılar, anne kredi çekti, dışarı bile çıkmak istemediler, farazi bir 4ay sonunda meme ameliyatını olmuşlardı ki trans erkek katılımcı "e 4ay oldu, adet olmadık mı hiç?" dedi, "hikayeyi siz yazıyorsunuz, olmadınız mı?" dedim, "AA!" oldu herkes; fakat içlerinde cinsel sağlık eğitmeni olmasına rağmen hikayenin o kısmını örmekte zorlandılar, "karnım ağrıyor herhalde, ne yapacağımı bilemem galiba" gibi farazi yerlerde takılı kaldıklarını görünce müdahale ettim: "nasıl bir his olduğunu bilemiyorsunuz belli ki, durun ben size anlatayım" dedim. Cinsel sağlıkçı ve bir kür madi gey hemen atıldılar biri "sen kaç kez adet oldun bebeğim", "hakkaten sen biliyorsun da sanki" gibi iki cümle geldi peş peşe, ben de bombayı patlattım: "saymadım; ama pek çok kez oldum; ben bir trans erkeğim, dişi biyolojiyle doğdum, 22 yaşında cinsiyet geçiş sürecine karar verdim, 4yılı geçkin süredir hormon kullanıyorum, mavi kimliğimi aldım" dediğimdeki yüz ifadelerini görmeniz lazımdı :D :D :D :D çeneler yere vurdu, bazıları şoku atlatamadığı için hikayeyi devam ettiremedi :D :D en "ben bu işleri bilirim" modundaki geyler bile tufaya geldi, hetero cis-genderlar sanırım daha az sarsılıp daha çok yeni bir alanı keşfetmenin naif şaşkınlığını yaşadılar... Sonra trans erkekler ne yaşar minvalinden biraz daha devam ettik tabii; ama çok da uzatmadım, mesaj yerine zaten çoktan gitmişti, blogların adresini verdim, oturumu mutlu mesut kapadım :) Hiç anlamamış, hiç kondurmamışlardı, erk-ek muhabbeti olmayınca erkek sosyalleşmesi beni mutlu bile etmişti :) Tabii son gün, yalnız yaşamaya da alışmış biri olarak, "bir süre sadece sevgilimle vakit geçirmek istiyorum yavf!" moduna geçmiştim ama bence hem verimli hem dinlendirici hem de güzel hatırlanacak bi bir haftaydı :)

4 yorum:

  1. Merhaba Berk,

    ". . . trans erkek olduğumu trans erkeklik atölyesine kadar söylemeyeceğim, atölyenin içeriğini de bilmeyecekler, eğer kendileri o zamana kadar anlamazlarsa atölyede açıklayıp hepsini ters köşeye yatıracağım!. . . 'Erkeklik -2' atölyesinin başarısı buna bağlıydı. . . mesaj yerine zaten çoktan gitmişti..."

    Alıntı yaptığım yerlerden hareketle, özellikle "mesajın yerine gitmesi" konusunu biraz daha açabilir misin? Yanlış anlama, ters soru kabilinden değil, yalnızca merakımdan soruyorum: Bu küçük oyunun "başarı"ya(?) katkısı nedir, yani katılımcıların senin cinsiyet kimliğin konusunda terse yatmaları ne söylemiş oldu bize?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "mesaj yerine çoktan gitmişti"ile kastettiğim şu: uygulamanın amacı; "özdeşlik kuramadığın bir bedenle yaşamak durumunda kalan kişi ne hisseder?"i katılımcılara ulaştırmaktı ve uygulamanın o 3. bölümüne geçmemizden çok önce 1. kısımda bu amaca ulaşılmıştı.
      atölyenin başarısı benim açılmamama bağlıydı çünkü, trans erkek kavramı bir ön düşünme sağlayacaktı, yargılar, önkabuller girecekti belki işin içine, o hazırlıksızlık da müzik gibi rüzgar gibi o deneyime daha kolay girmelerini sağlayan bir araçtı diye düşünüyorum nacizhane

      Sil
  2. merhaba Berk, seni yıllardır sessiz sakin takip ediyorum, neredeyse hakkında çıkan haberlerin hepsini çoktan beynimin içine gönderdim bile. Senin sayende kız ve erkek cinsiyetlerinin dışında üçüncü, dördüncü, beşinci cinsiyetlerinin de var olduğunu bildim, öğrendim, alıştım, kabullendim ve kabul ettirmenin derdine düştüm. Dedim ki kızlar var, erkekler var, bi de translar var, gayler var, lezbiyenler var.. Var anam var. Hiç bi zaman doğuştan kız olarak doğmuş ve böyle yaşamış ölmüş bi insanın ne hissettiğini anlamayacak, bilemeyecek, ama bu haliyle belki hepimizden daha mutlu, bedenine sahip çıkan, onu seven. Bizim de hiç bi zaman onun ne hissettiğini anlayamayacağımız bi durum, ama aynı dünya içinde yaşadığımız... Bilmiyorum ne düşündüğümü, ne hissettiğimi doğru cümlelerle anlatabildim mi.. Savaşsa savaş, emekse emek, çabaysa çaba, Adı her neyse; uğruna dil döktüğünüz, mesai harcadığınız bu durumda her zaman biz sessizler, derinden, içten takp edenlerinde yanınızda olduğumuzu ve hayatımızın her yerinde olmanızdan mutluluk duyduğumuzu belirtmek istedim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vay canına.... gerçekten çok içten, çok cesaret verici, çok güzel yazmışsın, çok teşekkür ederim... başta yapmaya istekli olanlarımız, belki yapabilenlerimiz, ama zamanla daha çoğumuz var, görünür olarak hepimiz için nefes alanları oluşturuyoruz. Inanıyorum ki zamanla daha fazlamız bu nefes alanından beslenip o nefes alanını da genişletecek ve enn sonunda bir yerde -kimbilir ne zaman ama mutlaka- birlikte yaşamayı, dünyayı birlikte yaşamayı başaracağız

      Sil

lütfen başlıkla ilgili yorum yazın, bana ulaşmak için transsicko@hotmail.com adresini kullanabilirsiniz